1:1 İsrailliler, Yeşunun ölümünden sonra RABbe, ‹‹Bizim için Kenanlılarla savaşmaya ilk kim gidecek?›› diye sordular.
1:2 RAB, ‹‹Yahuda oymağı gidecek›› dedi, ‹‹Kenan ülkesini onun eline teslim ediyorum.››
1:3 Yahudaoğulları, kardeşleri Şimonoğullarına, ‹‹Kenanlılarla savaşmak için payımıza düşen bölgeye bizimle birlikte gelin›› dediler, ‹‹Sonra biz de payınıza düşen bölgeye sizinle geliriz.›› Böylece Şimonoğulları Yahudaoğullarıyla birlikte gitti.
1:4 Yahudaoğulları saldırıya geçti. RAB Kenanlılarla Perizlileri ellerine teslim etti. Bezekte onlardan on bin kişiyi öldürdüler.
1:5 Adoni-Bezekle orada karşılaşıp savaşa tutuştular, Kenanlılarla Perizlileri yenilgiye uğrattılar.
1:6 Adoni-Bezek kaçtı, ama peşine düşüp onu yakaladılar; elleriyle ayaklarının başparmaklarını kestiler.
1:7 O zaman Adoni-Bezek şöyle dedi: ‹‹Elleriyle ayaklarının başparmakları kesilmiş yetmiş kral, soframdan düşen kırıntıları toplayıp yerdi. Tanrı bana onlara yaptıklarımın karşılığını veriyor.›› Adoni-Bezeki Yeruşalime götürdüler; orada öldü.
1:8 Yahudaoğulları Yeruşalime saldırıp kenti aldılar; halkı kılıçtan geçirerek kenti ateşe verdiler.
1:9 Sonra dağlık bölgede, Negevde ve Şefelada yaşayan Kenanlılarla savaşmak üzere güneye yöneldiler.
1:10 Eski adı Kiryat-Arba olan Hevronda yaşayan Kenanlıların üzerine yürüyerek Şeşay, Ahiman ve Talmayı yenilgiye uğrattılar.
1:11 Oradan eski adı Kiryat-Sefer olan Devir Kenti halkının üzerine yürüdüler.
1:12 Kalev, ‹‹Kiryat-Sefer halkını yenip orayı ele geçirene kızım Aksayı eş olarak vereceğim›› dedi.
1:13 Kenti Kalevin küçük kardeşi Kenazın oğlu Otniel ele geçirdi. Bunun üzerine Kalev kızı Aksayı ona eş olarak verdi.
1:14 Kız Otnielin yanına varınca, onu babasından bir tarla istemeye zorladı. Kalev, eşeğinden inen kızına, ‹‹Bir isteğin mi var?›› diye sordu.
1:15 Kız, ‹‹Bana bir armağan ver›› dedi, ‹‹Madem Negevdeki toprakları bana verdin, su kaynaklarını da ver.›› Böylece Kalev yukarı ve aşağı su kaynaklarını ona verdi.
1:16 Musanın kayınbabasının torunları olan Kenliler, Yahudaoğullarıyla birlikte Hurma Kentinden ayrılıp Aratın güneyindeki Yahuda Çölünde yaşamaya gittiler.
1:17 Bundan sonra Yahudaoğulları, kardeşleri Şimonoğullarıyla birlikte gidip Sefat Kentinde oturan Kenanlıları yenilgiye uğrattılar. Kenti tümüyle yıktılar ve oraya Horma adını verdiler.
1:18 Yahudaoğulları Gazzeyi, Aşkelonu, Ekronu ve bunlara bağlı toprakları da ele geçirdiler.
1:19 RAB Yahudaoğullarıyla birlikteydi. Yahudaoğulları dağlık bölgeyi ele geçirdilerse de ovada yaşayan halkı kovamadılar. Çünkü bunların demirden savaş arabaları vardı.
1:20 Musanın sözü uyarınca Hevronu Kaleve verdiler. Kalev de Anakın üç torununu oradan sürdü.
1:21 Bununla birlikte Benyaminoğulları Yeruşalimde yaşayan Yevusluları kovmadılar. Yevuslular bugün de Yeruşalimde Benyaminoğullarıyla birlikte yaşıyorlar.
1:22 Yusufun soyundan gelenler Beytelin üzerine yürüdüler. RAB onlarla birlikteydi.
1:23 Eski adı Luz olan Beytel Kenti hakkında bilgi toplamak için gönderdikleri casuslar kentten çıkan bir adam gördüler. Ona, ‹‹Kentin girişini bize gösterirsen, sana iyi davranırız›› dediler.
1:25 Kentin girişini gösteren adamla ailesini serbest bıraktılar, kent halkını ise kılıçtan geçirdiler.
1:26 Adam Hitit topraklarına göç ederek Luz adında bir kent kurdu; kent bugün de bu adla anılıyor.
1:27 Manaşşeoğulları Beytşean, Taanak, Dor, Yivleam, Megiddo ve bunların çevre köylerindeki halkı kovmadı. Çünkü Kenanlılar bu topraklarda kalmakta kararlıydı.
1:28 İsrailliler Kenan halkını tümüyle kovmadılar; ama zamanla güçlenince onları angaryasına çalıştırdılar.
1:29 Efrayimoğulları Gezerde yaşayan Kenanlıları buradan sürmediler. Kenanlılar Gezerde İsraillilerin arasında yaşadılar.
1:30 Zevulun da Kitron ve Nahalol halklarını kovmadı. İsrailliler arasında yaşayan bu Kenanlılar angarya işler yaptılar.
1:31 Aşeroğullarına gelince, onlar da Akko, Sayda, Ahlav, Akziv, Helba, Afek ve Rehov halklarını kovmadılar.
1:32 Bu topraklardaki Kenanlıları kovmayıp onlarla birlikte yaşadılar.
1:33 Naftali Beytşemeş ve Beytanat halkını kovmadı. Buraların halkı olan Kenanlılarla birlikte yaşayıp onları angaryasına çalıştırdı.
1:34 Amorlular Danoğullarını ovaya inmekten alıkoyarak dağlık bölgelerde tuttular.
1:35 Amorlular Heres Dağında, Ayalonda ve Şaalvimde kalmakta kararlıydılar. Yusufun torunları güçlenince onları angaryasına çalıştırmaya başladılar.
1:36 Amorlular'ın sınırı Akrep Geçidi'nden Sela'ya ve ötesine uzanıyordu.
2:1 RABbin meleği Gilgaldan Bokime gitti ve İsraillilere şöyle dedi: ‹‹Sizi Mısırdan çıkarıp atalarınıza söz verdiğim toprağa getirdim. ‹Sizinle yaptığım antlaşmayı hiçbir zaman bozmayacağım› dedim.
2:2 Dedim ki, ‹Bu topraklarda yaşayanlarla antlaşma yapmayın; sunaklarını yıkın.› Ama sözümü dinlemediniz. Bunu neden yaptınız?
2:3 Onun için şimdi, ‹Bu halkları önünüzden kovmayacağım; onlar böğrünüzde diken, ilahları da size tuzak olacak› diyorum.››
2:4 RABbin meleği sözlerini bitirince bütün İsrail halkı hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
2:5 Bu yüzden oraya Bokimfç adını verdiler ve orada RABbe kurban sundular.
2:6 Bundan sonra Yeşu halkı gönderdi. İsrailliler paylarına düşen toprakları miras edinmek için yola çıktılar.
2:7 Yeşu yaşadıkça ve RABbin İsrail için yaptığı büyük işleri görmüş olup Yeşudan sonra sağ kalan ileri gelenler durdukça halk RABbe kulluk etti.
2:8 RABbin kulu Nun oğlu Yeşu yüz on yaşında öldü.
2:9 Onu Efrayimin dağlık bölgesindeki Gaaş Dağının kuzeyine, kendi mülkünün sınırları içinde kalan Timnat-Herese gömdüler.
2:10 Bu kuşaktan olanların hepsi ölüp atalarına kavuştuktan sonra, RABbi tanımayan ve Onun İsrail için yaptıklarını bilmeyen yeni bir kuşak yetişti.
2:11 İsrailliler RABbin gözünde kötü olanı yaptılar, Baallara taptılar.
2:12 Kendilerini Mısırdan çıkaran atalarının Tanrısı RABbi terk ettiler. Çevrelerinde yaşayan ulusların değişik ilahlarına bağlanıp onlara taparak RABbi öfkelendirdiler.
2:13 Çünkü RABbi terk edip Baala ve Aştoretlere taptılar.
2:14 Bunun üzerine RAB İsraile öfkelendi. Onları, her şeylerini alan yağmacıların eline teslim etti; artık karşı koyamadıkları çevredeki düşmanlarının kölesi yaptı.
2:15 RAB söylediği ve ant içtiği gibi, onlara karşı olduğundan, savaşa her gittiklerinde yenilgiye uğradılar. Büyük sıkıntı içindeydiler.
2:16 Sonra RAB onları yağmacıların elinden kurtaran hakimler çıkardı.
2:17 Ama hakimlerini de dinlemediler. RABbe vefasızlık ederek başka ilahlara taptılar. RABbin buyruklarını yerine getiren ataları gibi davranmadılar, onların izlediği yoldan çabucak saptılar.
2:18 RAB onlar için ne zaman bir hakim çıkardıysa, onunla birlikte oldu; hakim yaşadığı sürece onları düşmanlarının elinden kurtardı. Baskı ve zulüm altında inledikleri zaman RAB onlara acıyordu.
2:19 Ne var ki, hakimleri ölür ölmez yine başka ilahlara bağlanıyor, onlara kulluk edip tapıyorlardı. Bu yolda atalarından beter oldular. Yaptıkları kötülüklerden ve inatçılıktan vazgeçmediler.
2:20 RAB bu yüzden İsraile öfkelenerek şöyle dedi: ‹‹Madem bu ulus atalarının uymasını buyurduğum antlaşmayı bozdu ve sözümü dinlemedi,
2:21 ben de Yeşu öldüğünde bu topraklarda bıraktığı ulusların hiçbirini artık önlerinden kovmayacağım.
2:22 Ataları gibi özenle RABbin yolundan gidip gitmeyeceklerini görmek için onları bu uluslarla sınayacağım.››
2:23 RAB o ulusları hemen kovmamış, Yeşu'nun eline teslim etmeyerek ülkelerinde kalmalarına izin vermişti.
3:1 Kenandaki savaşların hiçbirine katılmamış olan İsraillileri sınamak ve hiç savaş deneyimi olmayan yeni kuşaklara savaş eğitimi vermek için RABbin dokunmadığı uluslar şunlardır:
3:3 Beş Filist Beyliği, bütün Kenanlılar, Saydalılar, Baal-Hermon Dağından Levo-Hamata kadar uzanan Lübnan dağlarında yaşayan Hivliler.
3:4 RAB İsraillileri sınamak, Musa aracılığıyla atalarına verdiği buyrukları yerine getirip getirmeyeceklerini görmek için bu ulusları ülkelerinde bıraktı.
3:5 Böylece İsrailliler Kenan, Hitit, Amor, Periz, Hiv ve Yevus halkları arasında yaşadılar.
3:6 Onlardan kız aldılar, kızlarını onların oğullarına verdiler ve onların ilahlarına taptılar.
3:7 RABbin gözünde kötü olanı yapan İsrailliler Tanrıları RABbi unutup Baallara ve Aşera putlarına taptılar.
3:8 Bunun üzerine RAB İsraile öfkelendi ve onları Aram- Naharayim Kralı Kuşan-Rişatayimin eline teslim etti. İsrailliler sekiz yıl Kuşan-Rişatayimin boyunduruğunda kaldılar.
3:9 Ama RABbe yakarmaları üzerine RAB onlara Otniel adında bir kurtarıcı çıkardı. Kalevin küçük kardeşi Kenazın oğlu Otniel onları kurtardı.
3:10 RABbin Ruhu Otnielin üzerine indi. Otniel İsraillileri yönetti, onlar için savaştı. RAB Aram-Naharayim Kralı Kuşan-Rişatayimi onun eline teslim etti. Artık Otniel ondan daha güçlüydü.
3:11 Ülke Kenaz oğlu Otnielin ölümüne dek kırk yıl barış içinde yaşadı.
3:12 Sonra İsrailliler yine RABbin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB gözünde kötü olanı yaptıkları için Moav Kralı Eglonu onlara karşı güçlendirdi.
3:13 Kral Eglon Ammonlularla Amaleklileri kendi tarafına çekerek İsraile saldırdı. Onları bozguna uğratarak Hurma Kentini ele geçirdi.
3:14 İsrailliler on sekiz yıl Moav Kralı Eglonun boyunduruğu altında kaldılar.
3:15 Ama RABbe yakarmaları üzerine RAB onlar için Ehut adında bir kurtarıcı çıkardı. Benyaminli Geranın oğlu Ehut solaktı. İsrailliler Ehutun eliyle Moav Kralı Eglona haraç gönderdiler.
3:16 Ehut kendine bir arşın uzunluğunda iki ağızlı bir kama yaptı ve bunu sağ kalçası üzerine, giysisinin altına sakladı.
3:17 Varıp haracı Moav Kralı Eglona sundu. Eglon çok şişman bir adamdı.
3:18 Ehut haracı sunduktan sonra, haracı taşımış olan adamlarını salıverdi.
3:19 Ama kendisi Gilgal yakınındaki taş putlardan geri döndü. ‹‹Ey kral, sana gizli bir haberim var›› dedi. Kral ona, ‹‹Sus›› diyerek yanındaki adamların hepsini dışarı çıkardı.
3:20 Ehut, üst kattaki serin odasında yalnız kalan krala yaklaşarak, ‹‹Tanrıdan sana bir haber getirdim›› deyince kral tahtından kalktı.
3:21 Ehut sol eliyle sağ kalçası üzerindeki kamayı çekti ve kralın karnına sapladı.
3:22 Kamanın ucu kralın sırtından çıktı. Bıçağın ardından kabza da ete saplanmıştı. Ehut kamayı çekmeyince kama kralın yağlı karnına gömüldü.
3:23 Ehut sofaya çıktı, üst kattaki odanın kapısını ardından çekip kilitledi.
3:24 O çıktıktan sonra, geri gelen kralın hizmetkârları üst kattaki odanın kapılarını kilitli buldular. Birbirlerine, ‹‹Su döküyor olmalı›› dediler.
3:25 Uzun süre bekledilerse de kral odanın kapılarını açmadı. Bunun üzerine bir anahtar bulup kapıyı açtılar. Efendilerinin ölüsü yerde yatıyordu.
3:26 Onlar beklerken Ehut kaçmış, taş putları geçerek Seiraya yönelmişti.
3:27 Oraya varınca Efrayimin dağlık bölgesine çıkıp boru çaldı. İsrailliler onunla birlikte dağlardan indiler. Ehut önden gidiyordu.
3:28 Onlara, ‹‹Beni izleyin›› dedi, ‹‹RAB düşmanlarınızı, Moavlıları elinize teslim etti.›› Ehutu izleyen İsrailliler, Moava giden Şeria geçitlerini tuttular, kimseyi geçirmediler.
3:29 Moavın güçlü yiğitlerinden on bin kadarını vurup öldürdüler; hiç kurtulan olmadı.
3:30 Moav o gün İsraillilerin boyunduruğuna girdi. Ülke seksen yıl barış içinde yaşadı.
3:31 Ehut'tan sonra Anat oğlu Şamgar başa geçti. Şamgar Filistliler'den altı yüz kişiyi üvendireyle öldürerek İsrailliler'i kurtardı.
4:1 Ehutun ölümünden sonra İsrailliler yine RABbin gözünde kötü olanı yaptılar.
4:2 RAB de İsraillileri Hasorda egemenlik süren Kenanlı kral Yavinin eline teslim etti. Yavinin Sisera adında bir ordu komutanı vardı; Haroşet-Goyimde yaşardı.
4:3 Dokuz yüz demir savaş arabasına sahip olan Yavin, yirmi yıldır İsraillileri acımasızca eziyordu. Bu yüzden İsrailliler RABbe yakardılar.
4:4 O sırada İsraili Lappidotun karısı Peygamber Debora yönetiyordu.
4:5 Debora Efrayimin dağlık bölgesinde, Rama ile Beytel arasındaki hurma ağacının altında oturur, kendisine gelen İsraillilerin davalarına bakardı.
4:6 Debora bir gün adam gönderip Avinoam oğlu Barakı Kedeş-Naftaliden çağırttı. Ona, ‹‹İsrailin Tanrısı RAB, yanına Naftali ve Zevulunoğullarından on bin kişi alıp Tavor Dağına gitmeni buyuruyor›› dedi,
4:7 ‹‹RAB, ‹Kral Yavinin ordu komutanı Siserayı, savaş arabalarını ve ordusunu Kişon Vadisine, senin yanına çekip eline teslim edeceğim› diyor.››
4:8 Barak Deboraya, ‹‹Eğer benimle gelirsen giderim›› dedi, ‹‹Benimle gelmezsen gitmem.››
4:9 Debora, ‹‹Seninle gelmesine gelirim, ama böyle bir yol tuttuğun için onurlandırılmayacaksın›› dedi, ‹‹Çünkü RAB Siserayı bir kadının eline teslim etmiş olacak.›› Böylece Debora kalkıp Barakla birlikte Kedeşe gitti.
4:10 Barak Zevulun ve Naftali oğullarını Kedeşte topladı. Ardında on bin kişi vardı. Debora da onunla birlikte gitti.
4:11 Kenlilerden Hever, Musanın kayınbiraderi Hovavın torunlarından, yani Kenlilerden ayrılmış, çadırını Kedeş yakınında Saanannimdeki meşe ağacının yanına kurmuştu.
4:12 Avinoam oğlu Barakın Tavor Dağına çıktığını duyan Sisera,
4:13 dokuz yüz demir arabasını ve yanındaki halkı Haroşet-Goyimden çıkarıp Kişon Vadisinde topladı.
4:14 Debora Baraka, ‹‹Haydi kalk! Çünkü RABbin Siserayı senin eline teslim ettiği gün bugündür›› dedi, ‹‹RAB senin önünden gidiyor.›› Bunun üzerine Barak ardında on bin kişiyle Tavor Dağından indi.
4:15 RAB, Siserayı, savaş arabalarını sürenleri ve ordusunu Barakın önünde şaşkına çevirerek bozguna uğrattı. Sisera savaş arabasından indi ve yaya olarak kaçtı.
4:16 Barak savaş arabalarını ve orduyu Haroşet-Goyime kadar kovaladı. Siseranın bütün ordusu kılıçtan geçirildi, tek kişi bile kurtulamadı.
4:17 Yaya olarak kaçan Sisera ise Kenlilerden Heverin karısı Yaelin çadırına sığındı. Çünkü Hasor Kralı Yavinle Kenlilerden Heverin arası iyiydi.
4:18 Yael Siserayı karşılamaya çıktı. Ona, ‹‹Korkma, efendim, gel çadırıma sığın›› dedi. Çadırına sığınan Siseranın üzerine bir yorgan örttü.
4:19 Sisera, ‹‹Susadım, lütfen biraz su ver de içeyim›› dedi. Yael süt tulumunu açıp ona içirdikten sonra üzerini yine örttü.
4:20 Sisera kadına, ‹‹Çadırın kapısında dur›› dedi, ‹‹Biri gelir de çadırda kimse var mı diye sorarsa, yok de.››
4:21 Heverin karısı Yael eline bir çadır kazığı ile tokmak aldı. Yorgunluktan derin bir uykuya dalmış olan Siseraya sessizce yaklaşarak kazığı şakağına dayadı ve yere saplanıncaya dek çaktı. Sisera hemen öldü.
4:22 Yael Siserayı kovalayan Barakı karşılamaya çıktı. ‹‹Gel, aradığın adamı sana göstereyim›› dedi. Barak kadını izledi ve şakağına kazık çakılmış Siserayı ölü buldu.
4:23 Böylece Tanrı o gün Kenanlı kral Yavini İsraillilerin önünde bozguna uğrattı.
4:24 Giderek güçlenen İsrailliler sonunda Kenanlı kral Yavin'i ortadan kaldırdılar.
5:1 Debora ile Avinoam oğlu Barak o gün şu ezgiyi söylediler:
5:2 ‹‹İsrailin önderleri başı çekince,
Halk gönüllü olarak savaşınca
RABbe övgüler sunun.
5:3 Dinleyin, ey krallar!
Ey yönetenler, kulak verin!
RABbe ezgiler söyleyip
İsrailin Tanrısı RABbi ilahilerle öveceğim.
5:4 Seirden çıktığında, ya RAB,
Edom kırlarından geçtiğinde,
Yer sarsıldı, göklerden yağmur boşandı,
Evet, bulutlar yağmur yağdırdı.
5:5 Sina Dağında olan RABbin,
İsrailin Tanrısı RABbin önünde
Dağlar sarsıldı.
5:6 Anat oğlu Şamgar zamanında,
Yael zamanında kervanların ardı kesildi.
Yolcular sapa yollardan gider oldu.
5:7 Bomboştu İsrailin köyleri,
Ben İsrailde ana olarak ortaya çıkıncaya dek,
Ben Debora ortaya çıkıncaya dek
İsrailin köyleri bomboştu.
5:8 Yeni ilahlar seçtikleri zaman
Savaş kentin kapılarına dayandı.
İsraildeki kırk bin askerin elinde
Ne kalkan ne de mızrak vardı.
5:9 Yüreğim İsraili yönetenlerle
Ve halkın arasındaki gönüllülerledir.
RABbe övgüler sunun!
5:10 Ey semerleri pahalı boz eşeklere binenler,
Ey yoldan yaya gidenler, dinleyin!
5:11 Kuyu başındaki kalabalıklar
RABbin zaferlerini,
İsrail savaşçılarının zaferlerini anlatıyorlar.
Ardından RABbin halkı kent kapılarına
Akın etmeye başladı.
5:12 Uyan, uyan Debora, uyan uyan!
Söyle, ezgiler söyle!
Ey Avinoam oğlu Barak,
Kalk, götür tutsaklarını.
5:13 Geriye kalanlar soyluların yanına geldi,
RABbin halkı yiğitleriyle bana geldi.
5:14 Amalek kökünden olanlar Efrayimden geldi,
Benyaminliler de seni izleyenlerin arasındaydı.
Yöneticiler Makirden,
Başbuğ asasını taşıyanlar Zevulundan geldi.
5:15 Deborayla birlikteydi İssakarın beyleri.
Evet, İssakaroğulları da Barakın ardından
Hızla ovaya indi.
Ama Ruben oymağının bölükleri
Büyük bir kararsızlık içindeydi.
5:16 Sürülerine kaval çalan çobanları
Dinlemek için neden ağıllarda kaldılar?
Evet, Ruben oymağının bölükleri
Büyük bir kararsızlık içindeydi.
5:17 Gilatlılar Şeria Irmağının ötesinde kaldı,
Dan oymağıysa gemilerde oyalandı.
Aşer oymağı deniz kıyısında dinlendi,
Koylarda yan gelip oturdu.
5:18 Ama Zevulun ve Naftali halkları
Tehlikeye attılar canlarını savaş alanında.
5:19 Taanakta ve Megiddo sularının kıyısında
Krallar gelip savaştılar.
Kenan kralları da savaştı.
Ancak ne gümüş ne ganimet aldılar.
5:20 Yıldızlar göklerden savaşa katıldı.
Göğü bir baştan öbür başa geçerken,
Siseraya karşı savaştı.
5:21 Kişon Irmağı, o eski ırmak,
Süpürüp götürdü onları.
Yürü, ey ruhum, üzerlerine güçle yürü!
5:22 O zaman atlar dörtnala koştu.
Güçlü atların toynakları
Yerde izler bıraktı.
5:23 RABbin meleği, ‹Meroz Kentini lanetleyin› dedi,
‹Halkına lanetler yağdırın.
Çünkü RABbin yardımına,
Zorbalara karşı RABbin yardımına koşmadılar.›
5:24 Kenlilerden Heverin karısı Yael
Kadınlar arasında alabildiğine kutsansın.
Çadırlarda yaşayan kadınlar arasında
Alabildiğine kutsansın.
5:25 Sisera su istedi, Yael ona süt verdi.
Soylulara yaraşır bir çanakla ayran sundu.
5:26 Sol eline çadır kazığını,
Sağ eline işçi tokmağını aldı.
Vurdu, Siseranın başını ezdi.
Şakağına çaktı kazığı, deldi geçirdi.
5:27 Ayaklarının dibine çöktü,
Yere serildi Sisera.
Düşüp yığıldı Yaelin ayakları dibine,
Yığıldığı yerde cansız kaldı.
5:28 Siseranın annesi parmaklıkların ardından,
Pencereden bakıp feryat etti:
‹Oğlumun savaş arabası
Neden bu kadar gecikti,
Nal sesleri neden duyulmuyor?›
5:29 Bilge kadınlar onu yanıtladılar.
O da şöyle düşündü:
5:30 ‹Ganimeti bulmuş, paylaşıyor olmalılar.
Her yiğide bir ya da iki kız,
Siseraya ganimet olarak rengarenk giysiler,
Evet, işlemeli, rengarenk giysiler.
Yağmacıların boyunları için
İki yanı işlemeli renkli giysiler,
Hepsi ganimet.›
5:31 Ya RAB, bütün düşmanların böyle yok olsun.
Seni sevenlerse,
Bütün gücüyle doğan güneş gibi olsunlar.››
6:1 İsrailliler yine RABbin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB de onları yedi yıl süreyle Midyanlıların eline teslim etti.
6:2 Midyan boyunduruğu İsraillilere öyle ağır geldi ki, dağlarda kendilerine sığınaklar, mağaralar, kaleler yaptılar.
6:3 Ekin ektikleri vakit, Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar topraklarına girip
6:4 ordugah kurarlardı. Gazzeye dek ekinleri yok eder, koyun, sığır, eşek gibi geçim kaynağı olan her şeyi alırlardı.
6:5 Hayvanları ve çadırlarıyla birlikte çekirge sürüsü gibi gelirlerdi. Adamları, develeri saymak olanaksızdı. Yakıp yıkmak amacıyla toprakları işgal ederlerdi.
6:6 Midyanlılar İsraili öyle yoksul düşürdüler ki, İsrailliler RABbe yakarmaya başladılar.
6:7 İsrailliler Midyanlılardan ötürü RABbe yakarınca,
6:8 RAB onlara bir peygamber gönderdi. Peygamber onlara şöyle dedi: ‹‹İsrailin Tanrısı RAB diyor ki, ‹Sizi Mısırdan ben çıkardım, köle olduğunuz ülkeden ben getirdim.
6:9 Mısırlıların elinden, size baskı yapanların hepsinin elinden sizi ben kurtardım. Onları önünüzden kovdum, topraklarını size verdim.
6:10 Size dedim ki, Ben Tanrınız RABbim. Topraklarında yaşadığınız Amorluların ilahlarına tapmayın. Ama sözümü dinlemediniz.› ››
6:11 RABbin meleği gelip Aviezerli Yoaşın Ofra Kentindeki yabanıl fıstık ağacının altında oturdu. Yoaşın oğlu Gidyon, buğdayı Midyanlılardan kurtarmak için üzüm sıkma çukurunda dövüyordu.
6:12 RABbin meleği ona görünerek, ‹‹Ey yiğit savaşçı, RAB seninledir›› dedi.
6:13 Gidyon, ‹‹Ey Efendim, eğer RAB bizimleyse bütün bunlar neden başımıza geldi?›› diye karşılık verdi, ‹‹Atalarımız RABbin bizi Mısırdan çıkardığını söylemediler mi? Bize anlattıkları RABbin bütün o harikaları nerede? RAB bizi terk etti, Midyanlıların eline teslim etti.››
6:14 RAB Gidyona dönüp, ‹‹Kendi gücünle git, İsraili Midyanlıların elinden kurtar›› dedi, ‹‹Seni ben gönderiyorum.››
6:15 Gidyon, ‹‹Ey Efendim, ben İsraili nasıl kurtarabilirim?›› diye karşılık verdi, ‹‹Ait olduğum boy Manaşşe oymağının en zayıf boyudur. Ben de ailemin en genç adamıyım.››
6:16 RAB, ‹‹Ben seninle olacağım›› dedi, ‹‹Midyanlıları tek bir adamı yener gibi bozguna uğratacaksın.››
6:17 Gidyon, ‹‹Benden hoşnutsan, benimle konuşanın sen olduğuna dair bana bir belirti göster›› dedi,
6:18 ‹‹Lütfen gelip sana adağımı sununcaya, önüne koyuncaya dek buradan ayrılma.›› RAB, ‹‹Sen dönünceye dek kalırım›› diye yanıtladı.
6:19 Gidyon eve gidip bir oğlak kesti, bir efa undan mayasız pide yaptı. Eti sepete, et suyunu tencereye koydu; bunları getirip yabanıl fıstık ağacının altında meleğe sundu.
6:20 Tanrının meleği, ‹‹Eti ve mayasız pideleri al, şu kayanın üzerine koy. Et suyunu ise dök›› dedi. Gidyon söyleneni yaptı.
6:21 RABbin meleği elindeki değneğin ucuyla ete ve mayasız pidelere dokununca kayadan ateş fışkırdı. Ateş eti ve mayasız pideleri yakıp kül etti. Sonra RABbin meleği gözden kayboldu.
6:22 Gidyon, gördüğü kişinin RABbin meleği olduğunu anlayınca, ‹‹Eyvah, Egemen RAB! Meleğinin yüzünü gördüm›› dedi.
6:23 RAB ona, ‹‹Sana esenlik olsun. Korkma, ölmeyeceksin›› dedi.
6:24 Gidyon orada RAB için bir sunak yaptı. Sunağa ‹‹Yahve şalom›› adını verdi. Sunak bugün de Aviezerlilerin Ofra Kentinde duruyor.
6:25 Aynı gece RAB, Gidyona, ‹‹Babanın boğasını, yedi yaşındaki ikinci boğayı al›› dedi, ‹‹Sonra babanın Baal için yaptırdığı sunağı yık. Sunağın yanındaki Aşera putunu kes.
6:26 Tanrın RAB için bu höyüğün üstünde uygun bir sunak yap. İkinci boğayı al, keseceğin Aşera putunun odunlarıyla yakmalık sunu olarak sun.››
6:27 Gidyon adamlarından onunu yanına alarak RABbin kendisine buyurduklarını yerine getirdi. Ne var ki, ailesinden ve kent halkından korktuğu için bunu gündüz yerine gece yaptı.
6:28 Sabah erkenden kalkan kent halkı, Baala ait sunağın yıkıldığını, yanındaki Aşera putunun kesildiğini, ikinci boğanın yeni yapılan sunak üzerinde sunulduğunu gördü.
6:29 Birbirlerine, ‹‹Bu işi kim yaptı?›› diye sordular. Araştırıp soruşturduktan sonra, bu işi Yoaş oğlu Gidyonun yaptığını anladılar.
6:30 Bunun üzerine Yoaşa, ‹‹Oğlunu dışarı çıkar›› dediler, ‹‹Ölmesi gerek. Çünkü Baalın sunağını yıktı, yanındaki Aşera putunu kesti.››
6:31 Yoaş çevresindeki öfkeli kalabalığa, ‹‹Baalı savunmak size mi düştü?›› dedi, ‹‹Siz mi onu kurtaracaksınız? Onu savunan şafak sökmeden ölecek. Baal tanrıysa, bırakın kendini savunsun. Yıkılan sunak onun!››
6:32 O gün Yoaş, ‹‹Baal kendini savunsun, yıkılan sunak onun sunağıdır›› diyerek Gidyona Yerubbaal adını verdi.
6:33 Bu arada Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar birleşerek Şeria Irmağını geçtiler, gidip Yizreel Vadisinde ordugah kurdular.
6:34 RABbin Ruhu Gidyonu yönlendirmeye başladı. Gidyon borusunu çalınca Aviezerliler onun çevresinde toplandı.
6:35 Gidyon bütün Manaşşeye ulaklar göndererek oranın halkını da topladı. Aşer, Zevulun ve Naftaliye de ulaklar gönderdi. Onlar da onu karşılamaya çıktılar.
6:36 Gidyon Tanrıya şöyle seslendi: ‹‹Söz verdiğin gibi İsraili benim aracılığımla kurtaracağın doğruysa,
6:37 çiy yalnızca harman yerine koyduğum yün yapağının üzerine düşsün, topraksa kuru kalsın. Böylece, söylediğin gibi İsraili benim aracılığımla kurtaracağını bileceğim.››
6:38 Ve öyle oldu. Ertesi gün erkenden kalkan Gidyon yapağıyı alıp sıktı. Yapağıdan bir tas dolusu çiy süzüldü.
6:39 Bunun üzerine Gidyon Tanrıya şöyle seslendi: ‹‹Bana kızma, bir istekte daha bulunmak istiyorum. Yapağıyla bir deneme daha yapmama izin ver. Lütfen bu kez yalnızca yapağı kuru kalsın, topraksa çiyle ıslansın.››
6:40 Tanrı o gece Gidyon'un dediğini yaptı. Yapağı kuru kaldı, toprağın her yanıysa çiyle kaplandı.
7:1 Yerubbaal -Gidyon- ile yanındaki halk erkenden kalkıp Harot Pınarının başında ordugah kurdular. Midyanlıların ordugahıysa onların kuzeyinde, More Tepesinin yanındaki vadideydi.
7:2 RAB Gidyona şöyle dedi: ‹‹Yanında fazla adam var; Midyanı onların eline teslim etmem. Yoksa İsrailliler, ‹Kendi gücümüzle kurtulduk› diyerek bana karşı övünebilirler.
7:3 Şimdi halka şunu söyle: ‹Korkudan titreyen dönsün, Gilat Dağından geri gitsin.› ›› Bunun üzerine halktan yirmi iki bin kişi döndü, on bin kişi orada kaldı.
7:4 RAB Gidyona, ‹‹Adamların sayısı hâlâ fazla›› dedi, ‹‹Kalanları suyun başına götür, onları orada senin için sınayayım. ‹Bu seninle gidecek› dediğim adam seninle gidecek; ‹Bu seninle gitmeyecek› dediğim gitmeyecek.››
7:5 Gidyon halkı suyun başına götürdü. RAB Gidyona, ‹‹Köpek gibi diliyle su içenleri bir yana, su içmek için dizleri üzerine çökenleri öbür yana ayır›› dedi.
7:6 Ellerini ağızlarına götürerek dilleriyle su içenlerin sayısı üç yüzü buldu. Geri kalanların hepsi su içmek için dizleri üzerine çöktüler.
7:7 RAB Gidyona, ‹‹Sizi diliyle su içen üç yüz kişinin eliyle kurtaracağım›› dedi, ‹‹Midyanlıları senin eline teslim edeceğim. Öbürleri yerlerine dönsün.››
7:8 Gidyon yalnız üç yüz kişiyi alıkoyarak geri kalan İsraillileri çadırlarına gönderdi. Bu üç yüz kişi, gidenlerin kumanyalarıyla borularını da aldılar. Midyanlıların ordugahı Gidyonun aşağısında, vadideydi.
7:9 RAB aynı gece Gidyona, ‹‹Kalk, ordugaha saldır›› dedi, ‹‹Çünkü orayı senin eline teslim ediyorum.
7:10 Ordugaha yalnız gitmekten korkuyorsan, uşağın Purayı da yanına al.
7:11 Midyanlıların söylediklerine kulak kabart. O zaman ordugahlarına saldırmaya cesaret bulursun.›› Böylece Gidyon uşağı Pura ile ordugahın yanına kadar sokuldu.
7:12 Midyanlılar, Amalekliler ve öbür doğulu halklar çekirge sürüsü gibi vadiye yayılmışlardı. Kıyıların kumu kadar çok, sayısız develeri vardı.
7:13 Gidyon ordugahın yanına vardığında, adamlardan biri arkadaşına gördüğü düşü anlatıyordu. ‹‹Bir düş gördüm›› diyordu, ‹‹Arpa unundan yapılmış bir somun ekmek, Midyan ordugahına doğru yuvarlanarak çadıra kadar geldi, çadıra çarpıp onu devirdi, altüst etti. Çadır yerle bir oldu.››
7:14 Adamın arkadaşı şöyle karşılık verdi: ‹‹Bu, İsrailli Yoaş oğlu Gidyonun kılıcından başka bir şey değildir. Tanrı Midyanı ve bütün ordugahı onun eline teslim edecek.››
7:15 Gidyon düşü ve yorumunu duyunca Tanrıya tapındı. İsrail ordugahına döndü ve adamlarına, ‹‹Kalkın! RAB Midyan ordugahını elinize teslim etti›› dedi.
7:16 Sonra üç yüz adamını üç bölüğe ayırdı. Hepsine borular, boş testiler ve testilerin içinde yakılmak üzere çıralar verdi.
7:17 Onlara, ‹‹Gözünüz bende olsun›› dedi, ‹‹Ben ne yaparsam siz de onu yapın. Ordugahın yanına vardığımda ne yaparsam siz de aynısını yapın.
7:18 Ben ve yanımdakiler borularımızı çalınca, siz de ordugahın çevresinde durup borularınızı çalın ve, ‹RAB için ve Gidyon için!› diye bağırın.››
7:19 Gidyon ile yanındaki yüz kişi gece yarısından az önce, nöbetçi değişiminden hemen sonra ordugahın yanına vardılar; borularını çalmaya başlayıp ellerindeki testileri kırdılar.
7:20 Üç bölük de borularını çalıp testileri kırdı. Çalacakları boruları sağ ellerinde, çıralarıysa sol ellerinde tutuyorlardı. ‹‹Yaşasın RABbin ve Gidyonun kılıcı!›› diye bağırdılar.
7:21 Onlar ordugahın çevresinde dururken, ordugahtakilerin hepsi koşuşmaya, bağırıp kaçışmaya başladı.
7:22 Üç yüz boru birden çalınca RAB ordugahtakilerin hepsini kılıçla birbirlerine saldırttı. Midyan ordusu Sereraya doğru, Beytşittaya, Tabbat yakınındaki Avel-Mehola sınırına dek kaçtı.
7:23 Naftali, Aşer ve bütün Manaşşeden çağrılan İsrailliler Midyanlıları kovalamaya başladılar.
7:24 Gidyon, Efrayimin dağlık bölgesine gönderdiği ulaklar aracılığıyla, ‹‹İnip Midyanlılara saldırın›› dedi, ‹‹Önlerini kesmek için Şeria Irmağının Beytbaraya kadar uzanan bölümünü tutun.›› Efrayimoğulları Şeria Irmağının Beytbaraya kadarki bölümünü ele geçirdiler.
7:25 Midyanlı iki önderi, Orev ile Zeev'i tutsak aldılar. Orev'i Orev Kayası'nda, Zeev'i ise Zeev'in üzüm sıkma çukurunda öldürerek Midyanlılar'ı kovalamaya devam ettiler. Orev'le Zeev'in kesik başlarını Şeria Irmağı'nın karşı yakasından Gidyon'a getirdiler.
8:1 Efrayimoğulları Gidyona, ‹‹Midyanlılarla savaşmaya gittiğinde bizi çağırmadın; bize neden böyle davrandın?›› diyerek onu sert bir dille eleştirdiler.
8:2 Gidyon, ‹‹Sizin yaptığınızın yanında benim yaptığım ne ki?›› diye karşılık verdi, ‹‹Efrayimin bağbozumundan artakalan üzümler, Aviezerin bütün bağbozumu ürününden daha iyi değil mi?
8:3 Tanrı Midyan önderlerini, Orevi ve Zeevi elinize teslim etti. Sizin yaptıklarınıza kıyasla ben ne yapabildim ki?›› Gidyonun bu sözleri onların öfkesini yatıştırdı.
8:4 Gidyon bitkin olmalarına karşın Midyanlıları kovalamayı sürdüren üç yüz adamıyla Şeria Irmağına ulaşıp karşıya geçti.
8:5 Sukkota vardıklarında kent halkına, ‹‹Lütfen ardımdaki adamlara ekmek verin, bitkin haldeler›› dedi, ‹‹Ben Midyan kralları Zevah ve Salmunnayı kovalıyorum.››
8:6 Sukkot önderleri, ‹‹Zevah ile Salmunnayı tutsak aldın mı ki, orduna ekmek verelim?›› dediler.
8:7 Gidyon, ‹‹Öyle olsun!›› diye karşılık verdi, ‹‹RAB Zevah ile Salmunnayı elime teslim edince, bedenlerinizi çöl dikenleriyle, çalılarla yaracağım.››
8:8 Gidyon oradan Penuele gitti ve oranın halkından da aynı şeyi istedi. Penuel halkı da Sukkot halkının verdiği yanıtın aynısını verdi.
8:9 Gidyon onlara, ‹‹Esenlik içinde döndüğüm zaman bu kuleyi yıkacağım›› dedi.
8:10 Zevah ile Salmunna doğulu halkların ordularından artakalan yaklaşık on beş bin kişilik bir orduyla birlikte Karkordaydılar. Eli kılıç tutan yüz yirmi bin savaşçı ölmüştü.
8:11 Gidyon Novah ve Yogbohanın doğusundan, göçebelerin yolundan geçerek düşman ordugahına saldırdı. Adamlar hazırlıksız yakalandılar.
8:12 Zevah ile Salmunna kaçtıysa da Gidyon peşlerine düştü. Bu iki Midyan kralını, Zevah ile Salmunnayı yakalayıp bütün ordularını bozguna uğrattı.
8:13 Yoaş oğlu Gidyon Heres Geçidi yoluyla savaştan döndü.
8:14 Yolda Sukkottan genç bir adamı yakalayıp sorguya çekti. Adam Sukkot önderleriyle ileri gelenlerinin adlarını, toplam yetmiş yedi kişinin adını yazıp Gidyona verdi.
8:15 Gidyon Sukkota gidip halka şöyle dedi: ‹‹ ‹Zevah ile Salmunnayı tutsak aldın mı ki bitkin adamlarına ekmek verelim› diyerek beni aşağıladınız. İşte Zevah ile Salmunna!››
8:16 Sonra kentin ileri gelenlerini topladı; Sukkot halkını çöl dikenleriyle, çalılarla döverek cezalandırdı.
8:17 Ardından Penuel Kulesini yıkıp kent halkını kılıçtan geçirdi.
8:18 Sonra Zevah ile Salmunnaya, ‹‹Tavorda öldürdükleriniz nasıl adamlardı?›› diye sordu. ‹‹Tıpkı senin gibiydiler, hepsi kral oğullarına benziyordu›› yanıtını verdiler.
8:19 Gidyon, ‹‹Onlar kardeşlerimdi, öz annemin oğullarıydı›› dedi, ‹‹Yaşayan RABbin adıyla ant içerim ki, onları sağ bıraksaydınız sizi öldürmezdim.››
8:20 Sonra büyük oğlu Yetere, ‹‹Haydi, öldür onları›› dedi. Ne var ki, henüz genç olan Yeter korktu, kılıcını çekmedi.
8:21 Bunun üzerine Zevah ile Salmunna Gidyona, ‹‹Sen öldür bizi›› dediler, ‹‹Erkeğin işini ancak erkek yapar.›› Böylece Gidyon varıp Zevah ile Salmunnayı öldürdü. Develerinin boyunlarındaki hilal biçimi süsleri de aldı.
8:22 İsrailliler Gidyona, ‹‹Sen, oğlun ve torunun bize önderlik edin›› dediler. ‹‹Çünkü bizi Midyanlıların elinden sen kurtardın.››
8:23 Ama Gidyon, ‹‹Ben size önderlik etmem, oğlum da etmez›› diye karşılık verdi, ‹‹Size RAB önderlik edecek.››
8:24 Sonra, ‹‹Yalnız sizden bir dileğim var›› diye sözünü sürdürdü, ‹‹Ele geçirdiğiniz ganimetin içindeki küpeleri bana verin.›› -İsmaililer altın küpeler takarlardı.-
8:25 İsrailliler, ‹‹Seve seve veririz›› diyerek yere bir üstlük serdiler. Herkes ele geçirdiği küpeleri üstlüğün üzerine attı.
8:26 Hilaller, kolyeler, Midyan krallarının giydiği mor giysiler ve develerin boyunlarından alınan zincirler dışında, Gidyonun aldığı altın küpelerin ağırlığı bin yedi yüz şekelfı tuttu.
8:27 Gidyon bu altından bir efod yaparak onu kendi kenti olan Ofraya yerleştirdi. Bütün İsrailliler bu put yüzünden RABbe vefasızlık ettiler. Böylece efod Gidyon ile ailesi için bir tuzak oldu.
8:28 İsraillilere yenilen Midyanlılar bir daha toparlanamadılar. Ülke Gidyon zamanında kırk yıl barış içinde yaşadı.
8:29 Yoaş oğlu Yerubbaal dönüp kendi evinde yaşamını sürdürdü.
8:30 Çok sayıda kadınla evlendi ve yetmiş oğlu oldu.
8:31 Ayrıca Şekemde bir cariyesi vardı. Bundan da bir oğlu oldu, adını Avimelek koydu.
8:32 Yoaş oğlu Gidyon iyice yaşlanıp öldü. Aviezerlilere ait Ofra Kentinde, babası Yoaşın mezarına gömüldü.
8:33 Gidyon ölünce İsrailliler yine RABbe vefasızlık ettiler. Baallara taptılar. Baal-Beriti ilah edinerek
8:34 kendilerini çevrelerindeki düşmanlarının elinden kurtaran Tanrıları RABbi unuttular.
8:35 İsrail'e büyük iyilikler yapan Yerubbaal'ın -Gidyon'un- ev halkına vefasızlık ettiler.
9:1 Yerubbaalın oğlu Avimelek, dayılarının bulunduğu Şekem Kentine giderek onlara ve annesinin boyundan gelen herkese şöyle dedi:
9:2 ‹‹Şekem halkına şunu duyurun: ‹Sizin için hangisi daha iyi? Gidyonun yetmiş oğlu tarafından yönetilmek mi, yoksa bir kişi tarafından yönetilmek mi?› Unutmayın ki ben sizinle aynı etten, aynı kandanım.››
9:3 Dayıları Avimelekin söylediklerini Şekem halkına ilettiler. Halkın yüreği Avimelekten yanaydı. ‹‹O bizim kardeşimizdir›› dediler.
9:4 Ona Baal-Berit Tapınağından yetmiş parça gümüş verdiler. Avimelek bu parayla kiraladığı belalı serserileri peşine taktı.
9:5 Sonra Ofraya, babasının evine dönüp kardeşlerini, Yerubbaalın yetmiş oğlunu bir taşın üzerinde kesip öldürdü. Yalnız Yerubbaalın küçük oğlu Yotam kaçıp gizlendiği için sağ kaldı.
9:6 Şekem ve Beytmillo halkları toplanarak hep birlikte Şekemde dikili taş meşesinin olduğu yere gittiler; Avimeleki orada kral ilan ettiler.
9:7 Olup biteni Yotama bildirdiklerinde Yotam Gerizim Dağının tepesine çıkıp yüksek sesle halka şöyle dedi: ‹‹Ey Şekem halkı, beni dinleyin, Tanrı da sizi dinleyecek.
9:8 Bir gün ağaçlar kendilerine bir kral meshetmek istediler; zeytin ağacına gidip, ‹Gel kralımız ol› dediler.
9:9 ‹‹Zeytin ağacı, ‹İlahları ve insanları onurlandırmak için kullanılan yağımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?› diye yanıtladı.
9:10 ‹‹Bunun üzerine ağaçlar incir ağacına, ‹Gel sen kralımız ol› dediler.
9:11 ‹‹İncir ağacı, ‹Tatlılığımı ve güzel meyvemi bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?› diye yanıtladı.
9:12 ‹‹Sonra ağaçlar asmaya, ‹Gel sen bizim kralımız ol› dediler.
9:13 Asma, ‹İlahlarla insanlara zevk veren yeni şarabımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim?› dedi.
9:14 ‹‹Sonunda ağaçlar karaçalıya, ‹Gel sen kralımız ol› dediler.
9:15 ‹‹Karaçalı, ‹Eğer gerçekten beni kendinize kral meshetmek istiyorsanız, gelin gölgeme sığının› diye karşılık verdi, ‹Eğer sığınmazsanız, karaçalıdan çıkan ateş Lübnanın bütün sedir ağaçlarını yakıp kül edecektir.›
9:16 ‹‹Şimdi siz Avimeleki kral yapmakla içten ve dürüst davrandığınızı mı sanıyorsunuz? Yerubbaalla ailesine iyilik mi ettiniz? Ona hak ettiği gibi mi davrandınız?
9:17 Oysa babam sizi Midyanlıların elinden kurtarmak için canını tehlikeye atarak sizin için savaştı.
9:18 Ama bugün siz babamın ailesine karşı ayaklandınız, yetmiş oğlunu bir taşın üzerinde kesip öldürdünüz. Cariyesinden doğan Avimelek kardeşiniz olduğu için onu Şekeme kral yaptınız.
9:19 Eğer bugün Yerubbaalla ailesine içten ve dürüst davrandığınıza inanıyorsanız, Avimelekle sevinin, o da sizinle sevinsin!
9:20 Ama öyle değilse, dilerim, Avimelek ateş olsun, Şekem ve Beytmillo halkını yakıp kül etsin. Ya da Şekem ve Beytmillo halkı ateş olsun, Avimeleki yakıp kül etsin.››
9:21 Ardından Yotam kardeşi Avimelekten korktuğu için kaçtı, gidip Beere yerleşti.
9:22 Avimelek İsraili üç yıl yönetti.
9:23 Sonra Tanrı Avimelekle Şekem halkını birbirine düşürdü; halk Avimeleke başkaldırdı.
9:24 Tanrı bunu Avimeleki Yerubbaalın yetmiş oğluna yapılan zorbalığın aynısına uğratmak, kardeşlerini öldüren Avimelekten ve onu bu kırıma isteklendiren Şekem halkından akıttıkları kanın öcünü almak için yaptı.
9:25 Şekem halkı dağ başlarında Avimeleke pusu kurdu. Oradan geçen herkesi soyuyorlardı. Bu durum Avimeleke bildirildi.
9:26 Ebet oğlu Gaal kardeşleriyle birlikte gelip Şekeme yerleşti. Şekem halkı ona güvendi.
9:27 Bağlara çıkıp üzümleri topladıktan, ezip şarap yaptıktan sonra bir şenlik düzenlediler. İlahlarının tapınağına gittiler; orada yiyip içerken Avimeleke lanetler yağdırdılar.
9:28 Ebet oğlu Gaal kalkıp şöyle dedi: ‹‹Avimelek kim ki, biz Şekem halkı ona hizmet edelim? Yerubbaalın oğlu değil mi o? Zevul da onun yardımcısı değil mi? Şekemlilerin babası Hamorun soyundan gelenlere hizmet edin. Neden Avimeleke hizmet edelim?
9:29 Keşke bu halkı ben yönetseydim! Avimeleki uzaklaştırır ve, ‹Ordunu güçlendir de öyle ortaya çık!› derdim.››
9:30 Kentin yöneticisi olan Zevul, Ebet oğlu Gaalın sözlerini duyunca öfkelendi.
9:31 Avimeleke gizlice gönderdiği ulaklar aracılığıyla şöyle dedi: ‹‹Ebet oğlu Gaal ve kardeşleri Şekeme geldiler. Kenti sana karşı ayaklandırıyorlar.
9:32 Gel, adamlarınla birlikte gece kırda pusuya yat.
9:33 Sabah güneş doğar doğmaz kalk, kenti bas. Gaal ile adamları sana saldırdığında onlara yapacağını yap.››
9:34 Böylece Avimelekle adamları gece kalkıp dört bölük halinde Şekem yakınında pusuya yattılar.
9:35 Ebet oğlu Gaal çıkıp kentin giriş kapısında durunca, Avimelekle yanındakiler pusu yerinden fırladılar.
9:36 Gelenleri gören Gaal, Zevula, ‹‹Dağların tepesinden inip gelenlere bak!›› dedi. Zevul, ‹‹Adam sandığın aslında dağların gölgesidir›› diye karşılık verdi.
9:37 Ama Gaal ısrar etti: ‹‹Bak, topraklarımızın ortasında ilerleyenler var. Bir kısmı da Falcılar Meşesi yolundan geliyor.››
9:38 Bunun üzerine Zevul, ‹‹ ‹Avimelek kim ki, ona hizmet edelim› diye övünen sen değil miydin?›› dedi, ‹‹Küçümsediğin halk bu değil mi? Haydi şimdi git, onlarla savaş!››
9:39 Şekem halkına öncülük eden Gaal, Avimelekle savaşa tutuştu.
9:40 Ama tutunamayıp kaçmaya başladı. Avimelek ardına düştü. Kentin giriş kapısına dek çok sayıda ölü yerde yatıyordu.
9:41 Avimelek Arumada kaldı. Zevul ise Gaalı ve kardeşlerini Şekemden kovdu, kentte yaşamalarına izin vermedi.
9:42 Savaşın ertesi günü Avimelek Şekemlilerin tarlalarına gittiklerini haber aldı.
9:43 Adamlarını üç bölüğe ayırıp kırda pusuya yattı. Halkın kentten çıktığını görünce saldırıp onları öldürdü.
9:44 Sonra yanındaki bölükle hızla ilerleyerek kentin giriş kapısına dayandı. Öbür iki bölükse tarlalardakilere saldırıp onları öldürdü.
9:45 Avimelek gün boyu kente karşı savaştı; kenti ele geçirdikten sonra halkını kılıçtan geçirdi. Kenti yıkıp üstüne tuz serpti.
9:46 Şekem Kulesindeki halk olup biteni duyunca, El-Berit Tapınağının kalesine sığındı.
9:47 Onların Şekem Kulesinde toplandığını haber alan Avimelek,
9:48 yanındaki halkla birlikte Salmon Dağına çıktı. Eline bir balta alıp ağaçtan bir dal kesti, dalı omuzuna atarak yanındakilere, ‹‹Ne yaptığımı gördünüz›› dedi, ‹‹Çabuk olun, siz de benim gibi yapın.››
9:49 Böylece hepsi birer dal kesip Avimeleki izledi. Dalları kalenin dibinde yığıp ateşe verdiler. Şekem Kulesindeki bin kadar kadın, erkek yanarak öldü.
9:50 Bundan sonra Avimelek Teves üzerine yürüdü, kenti kuşatıp ele geçirdi.
9:51 Kentin ortasında sağlam bir kule vardı. Kadın erkek bütün kent halkı oraya sığındı. Kapıları kapayıp kulenin damına çıktılar.
9:52 Avimelek gelip kuleyi kuşattı. Ateşe vermek için kapısına yaklaştığında,
9:53 bir kadın değirmenin üst taşını Avimelekin üzerine atıp başını yardı.
9:54 Avimelek hemen silahlarını taşıyan uşağını çağırdı ve, ‹‹Kılıcını çek, beni öldür›› dedi, ‹‹Hiç kimse, ‹Avimeleki bir kadın öldürdü› demesin.›› Uşak kılıcını Avimeleke saplayıp onu öldürdü.
9:55 Avimelekin öldüğünü görünce İsrailliler evlerine döndüler.
9:56 Böylece Tanrı yetmiş kardeşini öldürerek babasına büyük kötülük eden Avimeleki cezalandırdı.
9:57 Tanrı Şekem halkını da yaptıkları kötülüklerden ötürü cezalandırdı. Yerubbaal'ın oğlu Yotam'ın lanetine uğradılar.
10:1 Avimelekin ölümünden sonra İsraili kurtarmak için İssakar oymağından Dodo oğlu Pua oğlu Tola adında bir adam ortaya çıktı. Tola Efrayimin dağlık bölgesindeki Şamirde yaşardı.
10:2 İsraili yirmi üç yıl yönettikten sonra öldü, Şamirde gömüldü.
10:3 Ondan sonra Gilatlı Yair başa geçti. Yair İsraili yirmi iki yıl yönetti.
10:4 Otuz oğlu vardı. Bunlar otuz eşeğe biner, otuz kenti yönetirlerdi. Gilat yöresindeki bu kentler bugün de Havvot-Yair diye anılıyor.
10:5 Yair ölünce Kamonda gömüldü. gelir.
10:6 İsrailliler yine RABbin gözünde kötü olanı yaptılar; Baallara, Aştoretlere, Aram, Sayda, Moav, Ammon ve Filist ilahlarına kulluk ettiler. RABbi terk ettiler, Ona kulluk etmediler.
10:7 Bu yüzden İsraillilere öfkelenen RAB, onları Filistlilere ve Ammonlulara tutsak etti.
10:8 Bunlar o yıldan başlayarak İsraillileri baskı altında ezdiler; Şeria Irmağının ötesinde, Gilattaki Amorlular ülkesinde yaşayan bütün İsraillileri on sekiz yıl baskı altında tuttular.
10:9 Ammonlular Yahuda, Benyamin ve Efrayim oymaklarıyla savaşmak için Şeria Irmağının ötesine geçtiler. İsrail büyük sıkıntı içindeydi.
10:10 İsrailliler RABbe, ‹‹Sana karşı günah işledik›› diye seslendiler, ‹‹Seni, Tanrımızı terk edip Baallara kulluk ettik.››
10:11 RAB, ‹‹Sizi Mısırlılardan, Amorlulardan, Ammonlulardan, Filistlilerden kurtaran ben değil miyim?›› diye karşılık verdi,
10:12 ‹‹Saydalılar, Amalekliler, Maonlular size baskı yaptıklarında bana yakardınız, ben de sizi onların elinden kurtardım.
10:13 Sizse beni terk ettiniz, başka ilahlara kulluk ettiniz. Bu yüzden sizi bir daha kurtarmayacağım.
10:14 Gidin, seçtiğiniz ilahlara yakarın; sıkıntıya düştüğünüzde sizi onlar kurtarsın.››
10:15 İsrailliler, ‹‹Günah işledik›› dediler, ‹‹Bize ne istersen yap. Yalnız bugün bizi kurtar.››
10:16 Sonra aralarındaki yabancı putları atıp RABbe tapındılar. RAB de onların daha fazla acı çekmesine dayanamadı.
10:17 Ammonlular toplanıp Gilatta ordugah kurunca İsrailliler de toplanarak Mispada ordugah kurdular.
10:18 Gilat halkının önderleri birbirlerine, ‹‹Ammonlular'a karşı ilk saldırıyı başlatan kişi, bütün Gilat halkının önderi olacak›› dediler.
11:1 Yiftah adında yiğit bir savaşçı vardı. Bir fahişenin oğlu olan Yiftahın babasının adı Gilattı.
11:2 Gilatın karısı da ona erkek çocuklar doğurmuştu. Bu çocuklar büyüyünce Yiftahı kovmuşlardı. Ona, ‹‹Babamızın evinden miras almayacaksın. Çünkü sen başka bir kadının oğlusun›› demişlerdi.
11:3 Yiftah kardeşlerinden kaçıp Tov yöresine yerleşti. Çevresinde toplanan serserilere önderlik etmeye başladı.
11:4 Bir süre sonra Ammonlular İsraillilere savaş açtı.
11:5 Savaş patlak verince Gilat ileri gelenleri Yiftahı almak için Tov yöresine gittiler.
11:6 Ona, ‹‹Gel, komutanımız ol, Ammonlularla savaşalım›› dediler.
11:7 Yiftah, ‹‹Benden nefret eden, beni babamın evinden kovan siz değil miydiniz?›› diye yanıtladı, ‹‹Sıkıntıya düşünce neden bana geldiniz?››
11:8 Gilat ileri gelenleri, ‹‹Sana başvuruyoruz; çünkü bizimle gelip Ammonlularla savaşmanı, bize, Gilat halkına önderlik etmeni istiyoruz›› dediler.
11:9 Yiftah, ‹‹Ammonlularla savaşmak için beni götürürseniz, RAB de onları elime teslim ederse, sizin önderiniz olacak mıyım?›› diye sordu.
11:10 Gilat ileri gelenleri, ‹‹RAB aramızda tanık olsun, kesinlikle dediğin gibi yapacağız›› dediler.
11:11 Böylece Yiftah Gilat ileri gelenleriyle birlikte gitti. Halk onu kendine önder ve komutan yaptı. Yiftah bütün söylediklerini Mispada, RABbin önünde yineledi.
11:12 Sonra Ammon Kralına ulaklar göndererek, ‹‹Aramızda ne var ki, ülkeme saldırmaya kalkıyorsun?›› dedi.
11:13 Ammon Kralı, Yiftahın ulaklarına şu karşılığı verdi: ‹‹İsrailliler Mısırdan çıktıktan sonra Arnon Vadisinden Yabbuk ve Şeria ırmaklarına kadar uzanan topraklarımı aldılar. Şimdi buraları bana savaşsız geri ver.››
11:14 Yiftah yine Ammon Kralına ulaklar göndererek
11:15 şöyle dedi: ‹‹Yiftah diyor ki, İsrailliler ne Moav ülkesini, ne de Ammon topraklarını aldı.
11:16 Mısırdan çıktıkları zaman Kızıldenize kadar çölde yürüyerek Kadeşe ulaştılar.
11:17 Sonra Edom Kralına ulaklar göndererek, ‹Lütfen topraklarından geçmemize izin ver› dediler. Edom Kralı kulak asmadı. İsrailliler Moav Kralına da ulaklar gönderdi, ama o da izin vermedi. Bunun üzerine Kadeşte kaldılar.
11:18 ‹‹Çölü izleyerek Edom ile Moav topraklarının çevresinden geçtiler; Moav bölgesinin doğusunda, Arnon Vadisinin öbür yakasında konakladılar. Moav sınırından içeri girmediler. Çünkü Arnon Vadisi sınırdı.
11:19 ‹‹Sonra Heşbonda egemenlik süren Amorluların Kralı Sihona ulaklar göndererek, ‹Ülkenden geçip topraklarımıza ulaşmamıza izin ver› diye rica ettiler.
11:20 Ama Sihon İsraillilerin topraklarından geçip gideceklerine inanmadı. Bu nedenle bütün halkını toplayıp Yahesada ordugah kurdu ve İsraillilerle savaşa tutuştu.
11:21 ‹‹İsrailin Tanrısı RAB, Sihonu ve bütün halkını İsraillilerin eline teslim etti. İsrailliler Amorluları yenip o yöredeki halkın bütün topraklarını ele geçirdiler.
11:22 Arnon Vadisinden Yabbuk Irmağına, çölden Şeria Irmağına kadar uzanan bütün Amor topraklarını ele geçirdiler.
11:23 ‹‹İsrailin Tanrısı RAB Amorluları kendi halkı İsrailin önünden kovduktan sonra, sen hangi hakla buraları geri istiyorsun?
11:24 İlahın Kemoş sana bir yer verse oraya sahip çıkmaz mısın? Biz de Tanrımız RABbin önümüzden kovduğu halkın topraklarını sahipleneceğiz.
11:25 Sen Moav Kralı Sippor oğlu Balaktan üstün müsün? O hiç İsraillilerle çekişti mi, hiç onlarla savaşmaya kalkıştı mı?
11:26 İsrailliler üç yüz yıldır Heşbonda, Aroerde, bunların çevre köylerinde ve Arnon kıyısındaki bütün kentlerde yaşarken neden buraları geri almaya çalışmadınız?
11:27 Ben sana karşı suç işlemedim. Ama sen benimle savaşmaya kalkışmakla bana haksızlık ediyorsun. Hakim olan RAB, İsraillilerle Ammonlular arasında bugün hakemlik yapsın.››
11:28 Ne var ki Ammon Kralı, Yiftahın kendisine ilettiği bu sözlere kulak asmadı.
11:29 RABbin Ruhu Yiftahın üzerine indi. Yiftah, Gilat ve Manaşşeden geçti, Gilattaki Mispadan geçerek Ammonlulara doğru ilerledi.
11:30 RABbin önünde ant içerek şöyle dedi: ‹‹Gerçekten Ammonluları elime teslim edersen,
11:31 onları yenip sağ salim döndüğümde beni karşılamak için evimin kapısından ilk çıkan, RABbe adanacaktır. Onu yakmalık sunu olarak sunacağım.››
11:32 Yiftah bundan sonra Ammonlularla savaşmaya gitti. RAB onları Yiftahın eline teslim etti.
11:33 Yiftah, başta Avel-Keramim olmak üzere, Aroerden Minnite kadar yirmi kenti yakıp yıkarak Ammonlulara çok büyük kayıplar verdirdi. Böylece Ammonlular İsraillilerin boyunduruğuna girdi.
11:34 Yiftah Mispaya, kendi evine döndüğünde, kızı tef çalıp dans ederek onu karşılamaya çıktı. Tek çocuğu oydu, ondan başka ne oğlu ne de kızı vardı.
11:35 Yiftah, kızını görünce giysilerini yırtarak, ‹‹Eyvahlar olsun, kızım!›› dedi, ‹‹Beni perişan ettin, umarsız bıraktın! Çünkü RABbe verdiğim sözden dönemem.››
11:36 Kız, ‹‹Baba, RABbe ant içtin›› dedi, ‹‹Madem RAB düşmanların olan Ammonlulardan senin öcünü aldı, ağzından ne çıktıysa bana öyle yap.››
11:37 Sonra ekledi: ‹‹Yalnız bir dileğim var: Beni iki ay serbest bırak, gidip arkadaşlarımla kırlarda gezineyim, kızlığıma ağlayayım.››
11:38 Babası, ‹‹Gidebilirsin›› diyerek onu iki ay serbest bıraktı. Kız arkadaşlarıyla birlikte kırlara çıkıp erdenliğine ağladı.
11:39 İki ay sonra babasının yanına döndü. Babası da içtiği andı yerine getirdi. Kıza erkek eli değmemişti. Bundan sonra İsrailde bir gelenek oluştu.
11:40 İsrail kızları her yıl kırlara çıkıp Gilatlı Yiftah'ın kızı için dört gün yas tutar oldular.
12:1 Efrayimli erkekler toplanıp Safona geçtiler. Yiftaha, ‹‹Ammonlularla savaşmaya gittiğinde bizi neden çağırmadın?›› dediler, ‹‹Seni de evini de yakacağız.››
12:2 Yiftah, ‹‹Halkımla ben Ammonlulara karşı amansız bir savaşa tutuşmuştuk›› diye yanıtladı, ‹‹Sizi çağırdım, ama gelip beni onların elinden kurtarmadınız.
12:3 Beni kurtarmak istemediğinizi görünce canımı dişime takıp Ammonlulara karşı harekete geçtim. Sonunda RAB onları elime teslim etti. Neden bugün benimle savaşmaya kalkışıyorsunuz?››
12:4 Bundan sonra Yiftah Gilat erkeklerini toplayarak Efrayimoğullarıyla savaşa girdi. Gilatlılar Efrayimoğullarına saldırdılar. Çünkü Efrayimoğulları onlara, ‹‹Ey Efrayim ve Manaşşe halkları arasında yaşayan Gilatlılar, siz Efrayimden kaçan döneklersiniz!›› demişlerdi.
12:5 Şeria Irmağının Efrayime yol veren geçitlerini tutan Gilatlılar, geçmek isteyen Efrayimli kaçaklara, ‹‹Efrayimli misin?›› diye sorarlardı. Adamlar, ‹‹Hayır›› derlerse,
12:6 o zaman onlara, ‹‹ ‹Şibbolet› deyin bakalım›› derlerdi. Adamlar ‹‹Sibbolet›› derdi. Çünkü ‹‹Şibbolet›› sözcüğünü doğru söyleyemezlerdi. Bunun üzerine onları yakalayıp Şeria Irmağının geçitlerinde öldürürlerdi. O gün Efrayimlilerden kırk iki bin kişi öldürüldü.
12:7 Gilatlı Yiftah İsraili altı yıl yönetti. Ölünce Gilat kentlerinden birinde gömüldü.
12:8 Ondan sonra İsrailin başına Beytlehemli İvsan geçti.
12:9 İvsanın otuz oğlu, otuz kızı vardı. İvsan kızlarını başka boylara verdi, oğullarına da başka boylardan kızlar aldı. İsraili yedi yıl yönetti.
12:10 Ölünce Beytlehemde gömüldü.
12:11 Ondan sonra İsrailin başına Zevulun oymağından Elon geçti. Elon İsraili on yıl yönetti.
12:12 Ölünce Zevulun topraklarında, Ayalonda gömüldü.
12:13 Onun ardından İsrailin başına Piratonlu Hillel oğlu Avdon geçti.
12:14 Avdonun kırk oğlu, otuz torunu ve bunların bindiği yetmiş eşeği vardı. İsraili sekiz yıl yönetti.
12:15 Piratonlu Hillel oğlu Avdon ölünce Amalekliler'e ait dağlık bölgenin Efrayim yöresindeki Piraton'da gömüldü.
13:1 İsrailliler yine RABbin gözünde kötü olanı yaptılar. RAB de onları kırk yıl süreyle Filistlilerin boyunduruğuna terk etti.
13:2 Dan oymağından Soralı bir adam vardı. Adı Manoahtı. Karısı kısırdı ve hiç çocuğu olmamıştı.
13:3 RABbin meleği kadına görünerek, ‹‹Kısır olduğun, çocuk doğurmadığın halde gebe kalıp bir oğul doğuracaksın›› dedi,
13:4 ‹‹Bundan böyle şarap ya da içki içmemeye dikkat et, murdar bir şey yeme.
13:5 Çünkü gebe kalıp bir oğul doğuracaksın. Onun başına ustura değmeyecek. Çünkü o daha rahmindeyken Tanrıya adanmış olacak. İsraili Filistlilerin elinden kurtarmaya başlayacak olan odur.››
13:6 Kadın kocasına gidip, ‹‹Yanıma bir Tanrı adamı geldi›› dedi, ‹‹Tanrının meleğine benzer görkemli bir görünüşü vardı. Nereden geldiğini sormadım. Bana adını da söylemedi.
13:7 Ama, ‹Gebe kalıp bir oğul doğuracaksın› dedi, ‹Bundan böyle şarap ve içki içme, murdar bir şey yeme. Çünkü çocuk ana rahmine düştüğü andan öleceği güne dek Tanrının adanmışı olacak.› ››
13:8 Manoah RABbe şöyle yakardı: ‹‹Ya Rab, gönderdiğin Tanrı adamının yine gelmesini, doğacak çocuk için ne yapmamız gerektiğini bize öğretmesini dilerim.››
13:9 Tanrı Manoahın yakarışını duydu. Kadın tarladayken Tanrının meleği yine ona göründü. Ne var ki, Manoah karısının yanında değildi.
13:10 Kadın haber vermek için koşa koşa kocasına gitti. ‹‹İşte geçen gün yanıma gelen adam yine bana göründü!›› dedi.
13:11 Manoah kalkıp karısının ardısıra gitti. Adamın yanına varınca, ‹‹Karımla konuşan adam sen misin?›› diye sordu. Adam, ‹‹Evet, benim›› dedi.
13:12 Manoah, ‹‹Söylediklerin yerine geldiğinde, çocuğun yaşamı ve göreviyle ilgili yargı ne olacak?›› diye sordu.
13:13 RABbin meleği, ‹‹Karın kendisine söylediğim her şeyden sakınsın›› diye karşılık verdi,
13:14 ‹‹Asmanın ürününden üretilen hiçbir şey yemesin, şarap ve içki içmesin. Murdar bir şey yemesin. Buyurduklarımın hepsini yerine getirsin.››
13:15 Manoah, ‹‹Seni alıkoymak, onuruna bir oğlak kesmek istiyoruz›› dedi.
13:16 RABbin meleği, ‹‹Beni alıkoysan da hazırlayacağın yemeği yemem›› dedi, ‹‹Yakmalık bir sunu sunacaksan, RABbe sunmalısın.›› Manoah onun RABbin meleği olduğunu anlamamıştı.
13:17 RABbin meleğine, ‹‹Adın ne?›› diye sordu, ‹‹Bilelim ki, söylediklerin yerine geldiğinde seni onurlandıralım.››
13:18 RABbin meleği, ‹‹Adımı niçin soruyorsun?›› dedi, ‹‹Adım tanımlanamaz.››
13:19 Manoah bir oğlakla tahıl sunusunu aldı, bir kayanın üzerinde RABbe sundu. O anda Manoahla karısının gözü önünde şaşılacak şeyler oldu:
13:20 RABbin meleği sunaktan yükselen alevle birlikte göğe yükseldi. Bunu gören Manoahla karısı yüzüstü yere kapandılar.
13:21 RABbin meleği Manoahla karısına bir daha görünmeyince, Manoah onun RABbin meleği olduğunu anladı.
13:22 Karısına, ‹‹Kesinlikle öleceğiz›› dedi, ‹‹Çünkü Tanrıyı gördük.››
13:23 Karısı, ‹‹RAB bizi öldürmek isteseydi, yakmalık sunuyu ve tahıl sunusunu kabul etmezdi›› diye karşılık verdi, ‹‹Bütün bunları bize göstermezdi. Bugün söylediklerini de işitmezdik.››
13:24 Ve kadın bir erkek çocuk doğurdu. Adını Şimşon koydu. Çocuk büyüyüp gelişti. RAB de onu kutsadı.
13:25 RAB'bin Ruhu Sora ile Eştaol arasında, Mahane-Dan'da bulunan Şimşon'u yönlendirmeye başladı.
14:1 Şimşon bir gün Timnaya gitti. Orada Filistli bir kadın gördü.
14:2 Geri dönünce annesiyle babasına, ‹‹Timnada Filistli bir kadın gördüm›› dedi, ‹‹Onu hemen bana eş olarak alın.››
14:3 Annesiyle babası, ‹‹Akrabalarının ya da halkımızın kızları arasında kimse yok mu ki, sünnetsiz Filistlilerden kız almaya kalkıyorsun?›› diye karşılık verdiler. Ama Şimşon babasına, ‹‹Bana o kadını al, ondan hoşlanıyorum›› dedi.
14:4 Şimşonun annesiyle babası bunu isteyenin RAB olduğunu anlamadılar. Çünkü RAB o sırada İsraillilere egemen olan Filistlilere karşı fırsat kolluyordu.
14:5 Böylece Şimşon annesi ve babasıyla Timnaya doğru yola koyuldu. Timna bağlarına vardıklarında, genç bir aslan kükreyerek Şimşonun karşısına çıktı.
14:6 Şimşon üzerine inen RABbin Ruhuyla güçlendi ve aslanı bir oğlak parçalar gibi çıplak elle parçaladı. Ama yaptığını ne annesine ne de babasına bildirdi.
14:7 Sonra gidip kadınla konuştu ve ondan çok hoşlandı.
14:8 Bir süre sonra kadınla evlenmek üzere yine Timnaya giderken, aslanın leşini görmek için yoldan saptı. Bir arı sürüsünün aslanın leşini kovana çevirdiğini gördü.
14:9 Kovandaki balı avuçlarına doldurdu, yiye yiye oradan uzaklaştı. Annesiyle babasının yanına varınca baldan onlara da verdi, onlar da yedi. Ama balı aslanın leşinden aldığını söylemedi.
14:10 Babası kadını görmeye gidince, Şimşon da damat geleneğine uyarak orada bir şölen düzenledi.
14:11 Filistliler onu görünce ona eşlik etmek üzere otuz genç getirdiler.
14:12 Şimşon onlara, ‹‹Size bir bilmece sorayım›› dedi, ‹‹Şölenin yedi günü içinde kesin yanıtı bulup bana bildirirseniz, size otuz keten mintan, otuz takım da üst giysi vereceğim.
14:13 Ama bilmeceyi çözemezseniz, o zaman da siz bana otuz keten mintanla otuz takım üst giysi vereceksiniz.›› Ona, ‹‹Seni dinliyoruz›› dediler, ‹‹Söyle bakalım bilmeceni.››
14:14 Şimşon, ‹‹Yiyenden yiyecek,
Güçlüden tatlı çıktı››
14:15 Dördüncü gün gençler Şimşonun karısına, ‹‹Kocanı kandır da bize bilmecenin yanıtını versin›› dediler, ‹‹Yoksa, seni de babanın evini de yakarız. Bizi soymak için mi buraya çağırdınız?›› Masoretik metin ‹‹Yedinci››.
14:16 Şimşonun karısı ağlayarak ona, ‹‹Benden nefret ediyorsun›› dedi, ‹‹Beni sevmiyorsun. Soydaşlarıma bir bilmece sordun, yanıtını bana söylemedin.›› Şimşon karısına, ‹‹Bak›› dedi, ‹‹Anneme babama bile söylemedim, sana mı söyleyeceğim?››
14:17 Kadın şölen boyunca yedi gün ağlayıp durdu. Kadının sürekli sıkıştırması üzerine Şimşon yedinci gün bilmecenin yanıtını ona söyledi. Kadın da yanıtı soydaşlarına iletti.
14:18 Yedinci gün, gün batmadan kentli gençler Şimşona geldiler. ‹‹Baldan tatlı,
Aslandan güçlü ne var?›› Şimşon, ‹‹Düvemle çift sürmüş olmasaydınız, bilmecemi çözemezdiniz›› diye karşılık verdi.
14:19 RABbin Ruhu üzerine inince güçlenen Şimşon Aşkelona gitti; otuz kişi vurup mallarını yağmaladı, giysilerini de bilmeceyi çözenlere verdi. Öfkeden kudurmuş bir halde babasının evine döndü.
14:20 Şimşon'un karısı ise Şimşon'a eşlik eden sağdıca verildi.
15:1 Bir süre sonra, buğday biçimi sırasında Şimşon bir oğlak alıp karısını ziyarete gitti. ‹‹Karımın odasına girmek istiyorum›› dedi. Ama kızın babası Şimşonun girmesine izin vermedi.
15:2 ‹‹Ondan gerçekten nefret ettiğini sanıyordum›› dedi, ‹‹Bu nedenle onu senin sağdıcına verdim. Küçük kızkardeşi ondan daha güzel değil mi? Ablasının yerine onu al.››
15:3 Şimşon, ‹‹Bu kez Filistlilere kötülük etsem de buna hakkım var›› dedi.
15:4 Kıra çıkıp üç yüz çakal yakaladı. Sonra çakalları çifter çifter kuyruk kuyruğa bağladı. Kuyruklarının arasına da birer çıra sıkıştırdı.
15:5 Çıraları tutuşturup çakalları Filistlilerin ekinlerinin arasına salıverdi. Böylece demetleri, ekinleri, bağları, zeytinlikleri yaktı.
15:6 Filistliler, ‹‹Bunu kim yaptı?›› dediler, ‹‹Yapsa yapsa, Timnalının damadı Şimşon yapmıştır. Çünkü Timnalı karısını elinden alıp sağdıcına verdi.›› Sonra gidip kadınla babasını yaktılar.
15:7 Şimşon onlara, ‹‹Madem böyle yaptınız, sizden öcümü almadan duramam›› dedi.
15:8 Onlara acımasızca saldırarak çoğunu öldürdü, sonra Etam Kayalığına çekilip bir mağaraya sığındı.
15:9 Filistliler de gidip Yahudada ordugah kurdular, Lehi yöresine yayıldılar.
15:10 Yahudalılar, ‹‹Neden bizimle savaşmaya geldiniz?›› diye sorunca, Filistliler, ‹‹Şimşonu yakalamaya geldik, bize yaptığının aynısını ona yapmak için buradayız›› diye karşılık verdiler.
15:11 Yahudalılardan üç bin kişi, Etam Kayalığındaki mağaraya giderek Şimşona, ‹‹Filistlilerin bize egemen olduklarını bilmiyor musun? Nedir bu bize yaptığın?›› dediler. Şimşon, ‹‹Onlar bana ne yaptılarsa ben de onlara öyle yaptım›› diye karşılık verdi.
15:12 ‹‹Seni yakalayıp Filistlilere teslim etmek için geldik›› dediler. Şimşon, ‹‹Beni öldürmeyeceğinize ant için›› dedi.
15:13 Onlar da, ‹‹Olur, ama seni sıkıca bağlayıp onlara teslim edeceğiz›› dediler, ‹‹Söz veriyoruz, seni öldürmeyeceğiz.›› Sonra onu iki yeni urganla bağlayıp mağaradan çıkardılar.
15:14 Şimşon Lehiye yaklaşınca, Filistliler bağırarak ona yöneldiler. RABbin Ruhu büyük bir güçle Şimşonun üzerine indi. Şimşonun kollarını saran urganlar yanan keten gibi dağıldı, elindeki bağlar çözüldü.
15:15 Şimşon yeni ölmüş bir eşeğin çene kemiğini eline alıp bununla bin kişiyi öldürdü.
15:16 Sonra şöyle dedi: ‹‹Bir eşeğin çene kemiğiyle,
İki eşek yığını yaptım,
Eşeğin çene kemiğiyle bin kişiyi öldürdüm.››
15:17 Bunları söyledikten sonra çene kemiğini elinden attı. Oraya Ramat-Lehi adı verildi.
15:18 Şimşon ölesiye susamıştı. RABbe şöyle yakardı: ‹‹Kulunun eliyle büyük bir kurtuluş sağladın. Ama şimdi susuzluktan ölüp sünnetsizlerin eline mi düşeceğim?››
15:19 Bunun üzerine Tanrı Lehideki çukuru yardı. Çukurdan su fışkırdı. Şimşon suyu içince canlanıp güçlendi. Suyun çıktığı yere Eyn-Hakkore adını verdi. Pınar bugün de Lehide duruyor.
15:20 Şimşon Filistliler'in egemenliği sırasında İsrailliler'e yirmi yıl önderlik yaptı.
16:1 Şimşon bir gün Gazzeye gitti. Orada gördüğü bir fahişenin evine girdi.
16:2 Gazzelilere, ‹‹Şimşon buraya geldi›› diye haber verilince çevreyi kuşattılar. Bütün gece kentin kapısında pusuya yattılar. ‹‹Gün ağarınca onu öldürürüz›› diyerek gece boyunca yerlerinden kımıldamadılar.
16:3 Şimşon gece yarısına dek yattı. Gece yarısı kalktı, kent kapısının iki kanadıyla iki direğini tutup sürgüyle birlikte yerlerinden söktü. Hepsini omuzlayıp Hevronun karşısındaki tepeye çıkardı.
16:4 Bir süre sonra Şimşon Sorek Vadisinde yaşayan Delila adında bir kadına aşık oldu.
16:5 Filist beyleri kadına gelip, ‹‹Şimşonun üstün gücünün kaynağı nedir, onu kandırıp öğrenmeye bak›› dediler, ‹‹Böylece belki onu bağlar, etkisiz hale getirip yenebiliriz. Her birimiz sana bin yüzer parça gümüş vereceğiz.››
16:6 Bunun üzerine Delila Şimşona, ‹‹Lütfen, söyle bana, bu üstün gücü nereden alıyorsun?›› diye sordu, ‹‹Seni bağlayıp yenmek olası mı?››
16:7 Şimşon, ‹‹Beni kurumamış yedi taze sırımla bağlarlarsa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum›› dedi.
16:8 Bunun üzerine Filist beyleri Delilaya kurumamış yedi taze sırım getirdiler. Delila bunlarla Şimşonu bağladı.
16:9 Adamları bitişik odada pusuya yatmıştı. Delila, ‹‹Şimşon, Filistliler geldi!›› dedi. Şimşon sırımları ateş değdiğinde dağılıveren kendir lifleri gibi koparıp attı. Gücünün sırrını vermemişti.
16:10 Delila, ‹‹Beni kandırdın, bana yalan söyledin›› dedi, ‹‹Lütfen söyle bana, seni neyle bağlamalı?››
16:11 Şimşon, ‹‹Beni hiç kullanılmamış yeni urganla sımsıkı bağlarlarsa sıradan bir adam gibi güçsüz olurum›› dedi.
16:12 Böylece Delila yeni urgan alıp Şimşonu bağladı. Sonra, ‹‹Şimşon, Filistliler geldi!›› dedi. Adamlar hâlâ bitişik odada pusu kurmuş bekliyorlardı. Şimşon urganları iplik koparır gibi koparıp kollarından sıyırdı.
16:13 Delila ona, ‹‹Şimdiye kadar beni hep kandırdın, bana yalan söyledin›› dedi, ‹‹Söyle bana, seni neyle bağlamalı?›› Şimşon, ‹‹Başımdaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burarsan sıradan bir adam gibi güçsüz olurum›› dedi.
16:14 Şimşon uyurken Delila onun başındaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burdu. Sonra, ‹‹Şimşon, Filistliler geldi!›› dedi. Şimşon uykusundan uyandı, saçını tezgah kazığından ve kumaştan çekip kurtardı. tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burarsan sıradan bir adam gibi güçsüz olurum› dedi. Şimşon uyurken Delila onun başındaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokuyup kazıkla burdu››, Masoretik metin ‹‹Şimşon kadına, ‹Başımdaki yedi örgüyü dokuma tezgahındaki kumaşla birlikte dokursan› dedi. Kadın dokuyup kazıkla burdu››.
16:15 Delila, ‹‹Bana güvenmiyorsan nasıl olur da, ‹Seni seviyorum› diyorsun?›› dedi, ‹‹Üç kezdir beni kandırıyorsun, üstün gücünün nereden geldiğini söylemiyorsun.››
16:16 Bu sözlerle Şimşonu sıkıştırıp günlerce başını ağrıttı. Sonunda Şimşon dayanamayıp
16:17 yüreğini kadına tümüyle açtı. ‹‹Başıma hiç ustura değmedi›› dedi, ‹‹Çünkü ben ana rahmindeyken Tanrıya adanmışım. Tıraş olursam gücümü yitiririm. Sıradan bir adam gibi güçsüz olurum.››
16:18 Delila Şimşonun gerçeği söylediğini anlayınca haber gönderip Filist beylerini çağırttı. ‹‹Bir kez daha gelin›› dedi, ‹‹Şimşon bana gerçeği söyledi.›› Kadının yanına gelen Filist beyleri gümüşü de birlikte getirdiler.
16:19 Delila Şimşonu dizleri üzerinde uyuttuktan sonra adamlardan birini çağırtıp başındaki yedi örgüyü kestirdi. Sonra alay ederek onu dürtüklemeye başladı. Çünkü Şimşon gücünü yitirmişti.
16:20 Delila, ‹‹Şimşon, Filistliler geldi!›› dedi. Şimşon uyandı ve, ‹‹Her zamanki gibi kalkıp silkinirim›› diye düşündü. RABbin kendisinden ayrıldığını bilmiyordu.
16:21 Filistliler onu yakalayıp gözlerini oydular. Gazzeye götürüp tunç zincirlerle bağladılar, cezaevinde değirmen taşına koştular.
16:22 Bu arada Şimşonun kesilen saçları uzamaya başladı.
16:23 Filist beyleri ilahları Dagonun onuruna çok sayıda kurban kesip eğlenmek için toplandılar. ‹‹İlahımız, düşmanımız Şimşonu elimize teslim etti›› dediler.
16:24 Halk Şimşonu görünce kendi ilahlarını övmeye başladı. ‹‹İlahımız ülkemizi yakıp yıkan,
Birçoğumuzu öldüren
Düşmanımızı elimize teslim etti››
16:25 İyice coşunca, ‹‹Şimşonu getirin, bizi eğlendirsin›› dediler. Şimşonu cezaevinden getirip oynatmaya başladılar, sonra sütunların arasında durdurdular.
16:26 Şimşon, elinden tutan gence, ‹‹Beni tapınağın damını taşıyan sütunların yanına götür de onlara yaslanayım›› dedi.
16:27 Tapınak erkeklerle, kadınlarla doluydu. Bütün Filist beyleri de oradaydı. Üç bin kadar kadın erkek Şimşonun oynayışını damdan seyrediyordu.
16:28 Şimşon RABbe yakarmaya başladı: ‹‹Ey Egemen RAB, lütfen beni anımsa. Ey Tanrı, bir kez daha beni güçlendir; Filistlilerden bir vuruşta iki gözümün öcünü alayım.››
16:29 Sonra tapınağın damını taşıyan iki ana sütunun ortasında durup sağ eliyle birini, sol eliyle ötekini kavradı.
16:30 ‹‹Filistlilerle birlikte öleyim›› diyerek bütün gücüyle sütunlara yüklendi. Tapınak Filist beylerinin ve bütün içindekilerin üzerine çöktü. Böylece Şimşon ölürken, yaşamı boyunca öldürdüğünden daha çok insan öldürdü.
16:31 Şimşon'un kardeşleriyle babası Manoah'ın bütün ailesi onun ölüsünü almaya geldiler. Şimşon'u götürüp babasının Sora ile Eştaol arasındaki mezarına gömdüler. Şimşon İsrail'i yirmi yıl süreyle yönetmişti.
17:1 Efrayimin dağlık bölgesinde Mika adında bir adam vardı.
17:2 Mika annesine, ‹‹Senden çalınan, lanetlediğini duyduğum bin yüz parça gümüş var ya, işte o gümüşler bende, onları ben çaldım›› dedi. Annesi, ‹‹RAB seni kutsasın, oğlum!›› dedi.
17:3 Mika bin yüz parça gümüşü annesine geri verdi. Annesi, ‹‹Oğlumun bir oyma put, bir de dökme put yaptırabilmesi için gümüşün tamamını RABbe adıyorum›› dedi, ‹‹Gümüşü sana geri veriyorum.››
17:4 Gümüşü Mikadan geri alan kadın, iki yüz parçasını ayırıp kuyumcuya verdi. Kuyumcu bundan bir oyma, bir de dökme put yaptı. Putlar Mikanın evine götürüldü.
17:5 Mikanın bir tapınma yeri vardı. Özel aile putları ve bir efod yaptırmış, oğullarından birini de kâhinliğe atamıştı.
17:6 O dönemde İsrailde kral yoktu. Herkes dilediğini yapıyordu.
17:7 Yahudanın Beytlehem Kentinde, Yahudalı bir ailenin yanında geçici olarak yaşayan genç bir Levili vardı.
17:8 Adam yerleşecek başka bir yer bulmak üzere Yahudanın Beytlehem Kentinden ayrıldı. Efrayimin dağlık bölgesinden geçerken Mikanın evine geldi.
17:9 Mika, ‹‹Nereden geliyorsun?›› diye sorunca adam, ‹‹Yahudanın Beytlehem Kentinden geliyorum, Leviliyim, yerleşecek yer arıyorum›› dedi.
17:10 Mika, ‹‹Benimle kal›› dedi, ‹‹Bana danışmanlık ve kâhinlik yap. Seni doyurur, yılda bir takım giysi, on parça da gümüş veririm.›› Levili kabul etti.
17:11 Mika ile kalmaya razı oldu. Mika da ona oğlu gibi davrandı.
17:12 Genç Leviliyi kâhinliğe atayarak evine aldı.
17:13 Mika, ‹‹Şimdi biliyorum ki, RAB bana iyi davranacak›› dedi, ‹‹Çünkü bir Levili kâhinim var.››
18:1 O dönemde İsrailde kral yoktu ve Dan oymağından olanlar yerleşecek yer arıyorlardı. Çünkü İsrail oymakları arasında kendilerine düşen payı henüz almamışlardı.
18:2 Böylece kendi boylarından, Sora ve Eştaol kentlerinden beş cesur savaşçıyı toprakları araştırıp bilgi toplamak üzere yola çıkardılar. Onlara, ‹‹Gidin, toprakları araştırın›› dediler. Adamlar Efrayimin dağlık bölgesinde bulunan Mikanın evine gelip geceyi orada geçirdiler.
18:3 Mikanın evinin yanındayken genç Levilinin sesini tanıdılar. Eve yaklaşarak ona, ‹‹Seni buraya kim getirdi? Burada ne yapıyorsun? Burada ne işin var?›› diye sordular.
18:4 Levili Mikanın kendisi için yaptıklarını anlattı. ‹‹Bana verdiği ücrete karşılık ona kâhinlik ediyorum›› dedi.
18:5 Adamlar, ‹‹Lütfen Tanrıya danış, bu yolculuğumuz başarılı olacak mı, bilelim›› dediler.
18:6 Kâhin, ‹‹Esenlikle gidin, Tanrı yolculuğunuzu onaylıyor›› diye yanıtladı.
18:7 Böylece beş adam yola çıkıp Layişe vardılar. Kent halkının Saydalılar gibi kaygıdan uzak, esenlik ve güvenlik içinde yaşadığını gördüler. Yörede onlara egemen olan, baskı yapan kimse yoktu. Saydalılardan uzaktaydılar, başka kimseyle de ilişkileri yoktu.
18:8 Sonra adamlar Sora ve Eştaola, soydaşlarının yanına döndüler. Soydaşları, ‹‹Ne öğrendiniz?›› diye sordular.
18:9 Adamlar, ‹‹Haydi, onlara saldıralım›› dediler, ‹‹Ülkeyi gördük, toprağı çok güzel. Ne duruyorsunuz? Gecikmeden gidip ülkeyi sahiplenin.
18:10 Oraya vardığınızda halkın her şeyden habersiz olduğunu göreceksiniz. Tanrının elinize teslim ettiği bu ülke çok geniş; öyle bir yer ki, hiçbir eksiği yok.››
18:11 Bunun üzerine Dan oymağından altı yüz kişi silahlarını kuşanıp Sora ve Eştaoldan yola çıktı.
18:12 Gidip Yahudanın Kiryat-Yearim Kenti yakınında ordugah kurdular. Bu nedenle Kiryat-Yearimin batısındaki bu yer bugün de Mahane-Dan diye anılıyor.
18:13 Buradan Efrayimin dağlık bölgesine geçip Mikanın evine gittiler.
18:14 Layiş yöresini araştırmaya gitmiş olan beş adam soydaşlarına, ‹‹Bu evlerden birinde bir efod, özel aile putları, bir oyma, bir de dökme put olduğunu biliyor musunuz?›› dediler, ‹‹Ne yapacağınıza siz karar verin.››
18:15 Bunun üzerine halk genç Levilinin kaldığı Mikanın evine yöneldi. Eve girip Leviliye hal hatır sordular.
18:16 Silahlarını kuşanmış altı yüz Danlı dış kapının önüne yığılmıştı.
18:17 Yöreyi araştırmış olan beş adam içeri girip efodu, özel putları, oyma ve dökme putları aldılar. Kâhinle silah kuşanmış altı yüz kişiyse dış kapının önünde duruyordu.
18:18 Adamların Mikanın evine girip efodu, özel putları, oyma ve dökme putları aldığını gören kâhin, ‹‹Ne yapıyorsunuz?›› diye sordu.
18:19 Adamlar, ‹‹Sus, sesini çıkarma›› dediler, ‹‹Bizimle gel. Bize danışmanlık ve kâhinlik yap. Bir adamın evinde kâhinlik etmek mi iyi, yoksa İsrailin bir boyuna, bir oymağına kâhinlik etmek mi?››
18:20 Kâhinin yüreği sevinçle doldu. Efodu, özel putları, oyma putu alıp topluluğun ortasında yürümeye başladı.
18:21 Topluluk çocuklarını, hayvanlarını, değerli eşyalarını alıp yola çıktı.
18:22 Danoğulları Mikanın evinden biraz uzaklaştıktan sonra, Mikanın komşuları toplanıp onlara yetiştiler.
18:23 Bağırıp çağırmaya başladılar. Danoğulları dönüp Mikaya, ‹‹Ne oldu, neden adamlarını toplayıp geldin?›› dediler.
18:24 Mika, ‹‹Kâhinimi, yaptırdığım putları alıp gittiniz›› dedi, ‹‹Bana ne kaldı ki? Bir de, ‹Ne oldu?› diye soruyorsunuz.››
18:25 ‹‹Kes sesini!›› dediler, ‹‹Yoksa öfkeli adamlarımız saldırıp seni de, aileni de öldürür.››
18:26 Sonra yollarına devam ettiler. Mika onların kendisinden daha güçlü olduğunu görünce dönüp evine gitti.
18:27 Danoğulları Mikanın yaptırdığı putları ve kâhini yanlarına alarak Layiş üzerine yürüdüler. Barışçıl ve her şeyden habersiz olan kent halkını kılıçtan geçirip kenti ateşe verdiler.
18:28 Beytrehov yakınındaki vadide bulunan Layiş Kentinin yardımına gelen olmadı. Çünkü kent Saydadan uzaktı, başka bir kentle de ilişkisi yoktu. Danoğulları kenti yeniden inşa ederek oraya yerleştiler.
18:29 Yakupun oğlu olan ataları Danın anısına kente Dan adını verdiler. Kentin eski adı Layişti.
18:30 Oyma putu oraya diktiler. Musa oğlufö Gerşom oğlu Yonatan ile oğulları sürgüne kadar onlara kâhinlik ettiler.
18:31 Tanrı'nın Tapınağı Şilo'da olduğu sürece Mika'nın yaptırdığı puta taptılar. İbrani din bilginlerine göre ‹‹Musa oğlu››, Masoretik metin ‹‹Manaşşe oğlu››.
19:1 İsrailin kralsız olduğu o dönemde Efrayimin dağlık bölgesinin ücra yerinde yaşayan bir Levili vardı. Adam Yahudanın Beytlehem Kentinden kendisine bir cariye almıştı.
19:2 Ama kadın onu başka erkeklerle aldattı. Sonra adamı bırakıp Yahudaya, babasının Beytlehemdeki evine döndü. Kadın dört ay orada kaldıktan sonra kocası kalkıp onun yanına gitti. Gönlünü hoş edip onu geri getirmek istiyordu. Yanında uşağı ve iki de eşek vardı. Kadın onu babasının evine götürdü. Kayınbaba damadını görünce onu sevinçle karşıladı.
19:4 Yanında alıkoydu. Adam onların evinde üç gün kaldı, onlarla birlikte yedi, içti ve orada geceledi.
19:5 Dördüncü günün sabahı erkenden kalktılar. Kızın babası gitmeye hazırlanan damadına, ‹‹Rahatına bak, bir lokma ekmek ye, sonra gidersiniz›› dedi.
19:6 İkisi oturup birlikte yiyip içtiler. Kayınbaba, ‹‹Lütfen bu gece de kal, keyfine bak›› dedi.
19:7 Damat gitmek üzere ayağa kalkınca kayınbabası ısrarla kalmasını istedi; damat da geceyi orada geçirdi.
19:8 Beşinci gün gitmek üzere erkenden kalktı. Kayınbaba, ‹‹Rahatına bak, bir şeyler ye; öğleden sonra gidersiniz›› dedi. İkisi birlikte yemek yediler.
19:9 Damat, cariyesi ve uşağıyla birlikte gitmek için ayağa kalkınca, kayınbaba, ‹‹Bak, akşam oluyor, lütfen geceyi burada geçirin›› dedi, ‹‹Gün batmak üzere. Geceyi burada geçirin, keyfinize bakın. Yarın erkenden kalkıp yola çıkar, evine gidersin.››
19:10 Ama adam orada gecelemek istemedi. Cariyesini alıp palan vurulmuş iki eşekle yola çıktı. Yevusun -Yeruşalimin- karşısında bir yere geldiler.
19:11 Yevusa yaklaştıklarında gün batmak üzereydi. Uşak efendisine, ‹‹Yevusluların bu kentine girip geceyi orada geçirelim›› dedi.
19:12 Efendisi, ‹‹İsraillilere ait olmayan yabancı bir kente girmeyeceğiz›› dedi, ‹‹Givaya gideceğiz.››
19:13 Sonra ekledi: ‹‹Haydi Givaya ya da Ramaya ulaşmaya çalışalım. Bunlardan birinde geceleriz.››
19:14 Böylece yollarına devam ettiler. Benyaminlilerin Giva Kentine yaklaştıklarında güneş batmıştı.
19:15 Geceyi geçirmek için Givaya giden yola saptılar. Varıp kentin meydanında konakladılar. Çünkü hiç kimse onları evine almadı.
19:16 Akşam saatlerinde yaşlı bir adam tarladaki işinden dönüyordu. Efrayimin dağlık bölgesindendi. Givada oturuyordu. Kent halkı ise Benyaminliydi.
19:17 Yaşlı adam kent meydanındaki yolcuları görünce Leviliye, ‹‹Nereden geliyor, nereye gidiyorsunuz?›› diye sordu.
19:18 Levili, ‹‹Yahudanın Beytlehem Kentinden geliyor, Efrayimin dağlık bölgesinde uzak bir yere gidiyoruz›› dedi, ‹‹Ben oralıyım. Beytleheme gitmiştim. Şimdi RABbin evine dönüyorum. Ama kimse bizi evine almadı.
19:19 Eşeklerimiz için yem ve saman, kendim, cariyem ve uşağım için ekmek ve şarap var. Hepimiz sana hizmet etmeye hazırız. Hiçbir eksiğimiz yok.››
19:20 Yaşlı adam, ‹‹Gönlün rahat olsun›› dedi, ‹‹Her ihtiyacını ben karşılayacağım. Geceyi meydanda geçirmeyin.››
19:21 Onları evine götürdü, eşeklerine yem verdi. Konuklar ayaklarını yıkadıktan sonra yiyip içtiler.
19:22 Onlar dinlenirken kentin serserileri evi kuşattı. Kapıya var güçleriyle vurarak yaşlı ev sahibine, ‹‹Evine gelen o adamı dışarı çıkar, onunla yatalım›› diye bağırdılar.
19:23 Ev sahibi dışarıya çıkıp onların yanına gitti. ‹‹Hayır, kardeşlerim, rica ediyorum böyle bir kötülük yapmayın›› dedi, ‹‹Madem adam evime gelip konuğum oldu, böyle bir alçaklık yapmayın.
19:24 Bakın, daha erkek eli değmemiş kızımla adamın cariyesi içerde. Onları dışarı çıkarayım, onlarla yatın, onlara dilediğinizi yapın. Ama adama bu kötülüğü yapmayın.››
19:25 Ne var ki, adamlar onu dinlemediler. Bunun üzerine Levili cariyesini zorla dışarı çıkarıp onlara teslim etti. Adamlar bütün gece, sabaha dek kadınla yattılar, onun ırzına geçtiler. Şafak sökerken onu salıverdiler.
19:26 Kadın gün ağarırken efendisinin kaldığı evin kapısına geldi, düşüp yere yığıldı. Ortalık aydınlanıncaya dek öylece kaldı.
19:27 Sabahleyin kalkan adam, yoluna devam etmek üzere kapıyı açtı. Elleri eşiğin üzerinde, yerde boylu boyunca yatan cariyesini görünce,
19:28 kadına, ‹‹Kalk, gidelim›› dedi. Kadın yanıt vermedi. Bunun üzerine adam onu eşeğe bindirip evine doğru yola çıktı.
19:29 Eve varınca eline bir bıçak aldı, cariyesinin cesedini on iki parçaya bölüp İsrailin on iki oymağına dağıttı.
19:30 Bunu her gören, ‹‹İsrailliler Mısır'dan çıktığından beri böyle bir şey olmamış, görülmemiştir›› dedi, ‹‹Düşünün taşının, ne yapmamız gerek, söyleyin.››
20:1 Gilat başta olmak üzere Dandan Beer-Şevaya kadar, bütün İsrail halkı yola çıkıp Mispada, RABbin önünde tek beden gibi toplandı.
20:2 Tanrı halkı İsrailin bütün oymak önderleri bu toplantıda hazır bulundular. Eli kılıç tutan dört yüz bin yayaydılar.
20:3 -Bu arada Benyaminoğulları İsraillilerin Mispada toplandığını duydular.- İsrailliler, ‹‹Anlatın bize, bu korkunç olay nasıl oldu?›› diye sordular.
20:4 Öldürülen kadının Levili kocası şöyle yanıtladı: ‹‹Cariyemle birlikte geceyi geçirmek üzere Benyamin bölgesinin Giva Kentine girdik.
20:5 Givadan bazı adamlar gece beni öldürmeyi tasarlayarak gelip evi kuşattılar. Cariyemin ırzına geçtiler, ölümüne neden oldular.
20:6 Onun ölüsünü alıp parçaladım, her bir parçasını İsrailin mülk aldığı bir bölgeye gönderdim. Çünkü bu alçakça rezalet İsrailde işlendi.
20:7 Ey İsrailliler! İşte hepiniz buradasınız. Düşünceniz, kararınız nedir, söyleyin.››
20:8 Oradakilerin hepsi ağız birliği etmişçesine, ‹‹Bizden hiç kimse çadırına gitmeyecek, evine dönmeyecek›› dediler,
20:9 ‹‹Yapacağımız şu: Givaya kura ile saldıracağız.
20:10 Halka yiyecek sağlamak için bütün İsrail oymaklarından nüfuslarına göre, her yüz kişiden on, bin kişiden yüz, on bin kişiden bin kişi seçeceğiz. Bunlar Benyaminin Giva Kentine geldiklerinde kentlilerden İsrailde yaptıkları bu alçaklığın öcünü alsınlar.››
20:11 Givaya karşı toplanmış olan İsrailliler tam bir birlik içindeydi.
20:12 İsrail oymakları, Benyamin oymağına adamlar göndererek, ‹‹Aranızda yapılan bu alçaklık nedir?›› diye sordular,
20:13 ‹‹Givadaki o serserileri bize hemen teslim edin. Onları öldürüp İsraildeki kötülüğün kökünü kazıyalım.›› Ama Benyaminoğulları İsrailli kardeşlerini dinlemediler.
20:14 İsraillilerle savaşmak üzere öbür kentlerden akın akın Givaya geldiler.
20:15 Giva halkından olan yedi yüz seçme adam dışında, öbür kentlerden gelen ve eli kılıç tutan Benyaminoğullarının sayısı o gün yirmi altı bini buldu.
20:16 Solak olan yedi yüz seçme adam da bunların arasındaydı. Hepsi de bir kılı sapanla vuracak kadar iyi nişancıydı.
20:17 Benyaminoğullarının yanısıra İsrailliler de sayıldı. Eli kılıç tutan dört yüz bin askerleri vardı. Hepsi de yaman savaşçılardı.
20:18 Beytele çıkan İsrailliler Tanrıya, ‹‹Benyaminoğullarına karşı önce hangimiz savaşacak?›› diye sordular. RAB, ‹‹Önce Yahudaoğulları savaşacak›› dedi.
20:19 İsrailliler sabah kalkıp Givanın karşısında ordugah kurdular.
20:20 Benyaminoğullarıyla savaşmak üzere ilerleyip Givada savaş düzenine girdiler.
20:21 Givadan çıkan Benyaminoğulları, o gün İsraillilerden yirmi iki bin kişiyi yere serdiler.
20:22 Ama İsrailliler birbirlerini yüreklendirerek önceki gün savaş düzenine girdikleri yerde mevzilendiler.
20:23 Sonra Beytelde RABbin önünde akşama dek ağladılar. RABbe, ‹‹Kardeşlerimiz olan Benyaminoğullarıyla yine savaşmaya çıkalım mı?›› diye sordular. RAB, ‹‹Evet, onlarla savaşın›› dedi.
20:24 Bunun üzerine İsrailliler ikinci gün yine Benyaminoğullarına yaklaştılar.
20:25 Benyaminoğulları da aynı gün Givadan onların üzerine yürüyerek on sekiz bin kişiyi daha yere serdiler. Ölenlerin hepsi eli kılıç tutan savaşçılardı.
20:26 Bütün İsrailliler, bütün halk çekilip Beytele döndü. Orada, RABbin önünde durup ağladılar, o gün akşama dek oruç tuttular. RABbe yakmalık sunular ve esenlik sunuları sundular.
20:27 Tanrının Antlaşma Sandığı o sırada Beyteldeydi. Harun oğlu Elazar oğlu Pinehas o sırada sandığın önünde görev yapıyordu. İsrailliler RABbe, ‹‹Kardeşimiz Benyaminoğullarıyla savaşmaya devam edelim mi, yoksa vaz mı geçelim?›› diye sordular. RAB, ‹‹Savaşın›› dedi, ‹‹Çünkü onları yarın elinize teslim edeceğim.››
20:29 İsrailliler dört bir yandan Givanın çevresinde pusuya yattılar.
20:30 Üçüncü gün Benyaminoğullarına karşı harekete geçerek önceki gibi kentin karşısında savaş düzenine girdiler.
20:31 Saldırıya geçen Benyaminoğulları kentten epey uzaklaştılar. Beytele ve Givaya giden ana yollarda, kırlarda önceki çarpışmalarda olduğu gibi İsraillilere kayıplar verdirmeye başladılar; otuz kadarını öldürdüler.
20:32 ‹‹Geçen seferki gibi onları yine bozguna uğratıyoruz›› dediler. İsrailliler ise birbirlerine, ‹‹Kaçalım da onları kentten uzağa, ana yollara çekelim›› diyerek bulundukları yerden çıkıp Baal-Tamarda savaş düzenine girdiler. Givanın batısında pusuya yatanlar da birden yerlerinden fırladı.
20:34 Böylece bütün İsrailden seçme on bin kişi Givaya cepheden saldırdı. Savaş iyice kızışmıştı. Benyaminoğulları başlarına gelecek felaketten habersizdi.
20:35 RAB onları İsrailin önünde bozguna uğrattı. İsrailliler o gün Benyaminoğullarından eli kılıç tutan yirmi beş bin yüz kişiyi öldürdüler. Masoretik metin ‹‹Gevanın açıklığında››.
20:36 Benyaminoğulları yenildiklerini anladılar. İsrailliler onların geçmesine izin verdiler; çünkü Giva çevresinde pusuda yatanlara güveniyorlardı.
20:37 Pusudakiler ansızın Givaya saldırdılar. Bütün kente dağılarak halkı kılıçtan geçirdiler.
20:38 Pusuya yatanlarla öbür İsrailliler arasında bir işaret kararlaştırılmıştı: Kenti ateşe verip büyük bir duman bulutu oluşturacaklardı.
20:39 O zaman savaş alanındaki İsrailliler birden geri dönecekti. Bu arada Benyaminoğulları İsraillilere kayıplar verdirmeye başlamış, otuz kadarını vurmuşlardı. Daha önceki savaşta olduğu gibi, İsraillileri kesin bir bozguna uğrattıklarını sandılar.
20:40 Ama dönüp kente baktıklarında orada hortum gibi göğe yükselen duman bulutunu gördüler. Yanan kentin dumanı göğü kaplamıştı.
20:41 İsraillilerin döndüğünü gören Benyaminoğulları paniğe kapıldı. Çünkü başlarına gelecek felaketi sezmişlerdi.
20:42 İsraillilerin önüsıra kırlara doğru yöneldilerse de savaştan kaçamadılar. Çeşitli kentlerden çıkagelen İsrailliler onları kuşatıp yok etti.
20:43 Geri kalan Benyaminoğullarını kovaladılar. Givanın doğusunda konakladıkları yere dek onları yol boyunca vurup yere serdiler.
20:44 Benyaminoğullarından on sekiz bin kişi vuruldu. Hepsi de yiğit savaşçılardı.
20:45 Sağ kalanlar dönüp kırlara, Rimmon Kayalığına doğru kaçmaya başladı. İsrailliler yol boyunca bunlardan beş bin kişi daha öldürdü. Gidoma kadar onları adım adım izleyerek iki binini daha vurup yere serdiler.
20:46 O gün Benyaminoğullarından öldürülenlerin toplam sayısı yirmi beş bin kişiyi buldu. Hepsi de eli kılıç tutan yiğit savaşçılardı.
20:47 Kırlara kaçıp Rimmon Kayalığına sığınanların sayısı altı yüzdü. Kayalıkta dört ay kaldılar.
20:48 İsrailliler Benyamin kentlerine döndüler; insanları, hayvanları ve oradaki bütün canlıları kılıçtan geçirdiler, rastladıkları bütün kentleri ateşe verdiler.
21:1 İsrailliler Mispada, ‹‹Bizden hiç kimse Benyaminoğullarına kız vermeyecek›› diye ant içmişlerdi.
21:2 Halk Beytele geldi. Akşama dek orada, Tanrının önünde oturup hıçkıra hıçkıra ağladılar.
21:3 ‹‹Ey İsrailin Tanrısı RAB!›› dediler, ‹‹Bugün İsrailden bir oymağın eksilmesine yol açan böyle bir şey neden oldu?››
21:4 Ertesi gün erkenden kalkıp bir sunak yaptılar, orada yakmalık sunular ve esenlik sunuları sundular.
21:5 İsrailliler, ‹‹RABbin önüne çıkmak üzere toplandığımızda İsrail oymaklarından bize kimler katılmadı?›› diye sordular. Çünkü Mispada, RABbin önünde toplandıklarında kendilerine katılmayanların kesinlikle öldürüleceğine dair ant içmişlerdi.
21:6 İsrailliler Benyaminli kardeşleri için çok üzülüyorlardı. ‹‹İsrail bugün bir oymağını yitirdi›› dediler,
21:7 ‹‹Sağ kalanlara eş olacak kızları bulmak için ne yapsak? Çünkü kızlarımızdan hiçbirini onlara eş olarak vermeyeceğimize RABbin adına ant içtik.››
21:8 Sonra, ‹‹Mispaya, RABbin önüne İsrail oymaklarından kim çıkmadı?›› diye sordular. Böylece Yaveş-Gilattan toplantıya, ordugaha kimsenin gelmediği ortaya çıktı.
21:9 Çünkü gelenler sayıldığında Yaveş-Gilattan kimsenin olmadığı anlaşılmıştı.
21:10 Bunun üzerine topluluk Yaveş-Gilat halkının üzerine on iki bin yiğit savaşçı gönderdi. ‹‹Gidin, Yaveş-Gilat halkını, kadın, çoluk çocuk demeden kılıçtan geçirin›› dediler,
21:11 ‹‹Yapacağınız şu: Her erkeği ve erkek eli değmiş her kadını öldüreceksiniz.››
21:12 Yaveş-Gilat halkı arasında erkek eli değmemiş dört yüz kız bulup Kenan topraklarında bulunan Şilodaki ordugaha getirdiler.
21:13 Ardından bütün topluluk Rimmon Kayalığındaki Benyaminoğullarına aracılar göndererek barış yapmayı önerdi.
21:14 Bunun üzerine Benyaminoğulları döndü. Topluluk Yaveş-Gilat halkından sağ bırakılan kızları onlara eş olarak verdi. Ama kızların sayısı Benyaminoğulları için yine de yeterli değildi.
21:15 İsrail halkı Benyaminoğullarının durumuna çok üzülüyordu. Çünkü RAB İsrail oymakları arasında birliği bozmuştu.
21:16 Topluluğun ileri gelenleri, ‹‹Benyaminoğullarının kadınları öldürüldüğüne göre, kalan erkeklere eş bulmak için ne yapsak?›› diyorlardı,
21:17 ‹‹İsrailden bir oymağın yok olup gitmemesi için sağ kalan Benyaminoğullarının mirasçıları olmalı.
21:18 Biz onlara kızlarımızdan eş veremeyiz. Çünkü Benyaminoğullarına kız veren her İsrailli lanetlenecek diye ant içtik.››
21:19 Sonra, ‹‹Bakın, Şiloda her yıl RAB adına bir şölen düzenleniyor›› diye eklediler. Şilo Beytelin kuzeyinde, Beytelden Şekeme giden yolun doğusunda, Levonanın güneyindedir.
21:20 Böylece Benyaminoğullarına, ‹‹Gidip bağlarda gizlenin›› diye öğüt verdiler,
21:21 ‹‹Gözünüzü açık tutun. Şilolu kızlar dans etmeye kalkınca bağlardan fırlayıp onlardan kendinize birer eş kapın ve Benyamin topraklarına götürün.
21:22 Kızların babaları ya da erkek kardeşleri bize yakınmaya gelirse, ‹Benyaminoğullarını hatırımız için bağışlayın› diyeceğiz, ‹Savaşarak aldığımız kızlar hepsine yetmedi. Siz de kendi kızlarınızı isteyerek vermediğinize göre suçlu sayılmazsınız.› ››
21:23 Benyaminoğulları da böyle yaptılar. Kızlar dans ederken her erkek bir kız kapıp götürdü. Kendi topraklarına gittiler, kentlerini onarıp yerleştiler.
21:24 Ardından İsrailliler de oradan ayrılıp kendi topraklarına, oymaklarına, ailelerine döndüler.
21:25 O dönemde İsrail'de kral yoktu. Herkes dilediğini yapıyordu.